''Kuyrukta beklememek için oyumu kullanmadan geri geldim'' diyenler oldu

Cemil Baysal

Öncelikle seçimlerin, gerek temsilcilikler önünde gerekse oy kullanılan alanlarda sokaklarda tatsız bir olaya meydan vermeden tamamlanmasından dolayı mutluyum. Burada, Zürih, Bern ve Cenevre Konsolosluklarında seçim boyunca görev yapan Konsolosluk ve Büyükelçilik temsilcileri, çalışanları ve tüm siyasi partilerin gönüllü sandık görevlilerine fedakar özverili çalışmalarından ve sabırlarından dolayı teşekkür ediyorum. Bir önceki 7 Haziran seçimlerinde de gördük ki sürenin uzun olması daha çok insanın oy kullanmasına imkan vermiyor. Tam tersine, süre ne kadar uzun tutulursa, ilk haftalar oy kullanma görevini ağırdan alan vatandaşlar sonlara doğru temsilcilikler önüne yığılıyor.
Son iki gün sürenin uzatılması ve kabin sayısının artmasına rağmen Zürih Başkonsolosluğu önündeki kuyruk 2-3 saat arası sona erdi. Bern ve Cenevre'de yoğunluk daha az olduğu için, kuyruk ve yığılma sadece Zürih'te yaşandı. Bu kuyruklarda bebek arabalarıyla aynı sırada 2 saat beklemek zorunda kalan aileleri gördüm. Bu elinde kucağında bebekli, önünde çocuk arabalı ailelerin güvenlikciler tarafından ayrı bir sıraya yönlendirilip bekletmeden içeriye alınmaları gerekirdi.
Türkiye'de her sokak köşesinde okullarda sunulan oy kullanma imkanı, Avrupa ülkelerinde İsviçre'de bazen tek yön 100 km yol sonrası temsilciliklere gidip oy kullanıyor. Almanya'da Fransa'da bu mesafe bazı bölgelerde 300 km'e ulaşıyor. Yağmurda, soğukta uzun kuyruklarda bekleyen pek kişi vatandaşlık görevini yerine getirmek için bekledi, isyan etmedi. İçerdeki yoğnluk artınca, dışarda kuyruk oluşunca Konsolosluk görevlilerinin bir ek kabin daha koymasını ve işlem yapan personel sayısını artırmasını bekleyen vatandaş, tüm bu kuyruk ve yoğunluğun Konsolosluk veya temsilciliklerden kaynaklandığını sanabilir. Sandık sayısından kabin sayısına ve oy kullanma saatlerine,günlerine ve sürelerine varana kadar tüm kararların yetkisi YSK'da. YSK bu duruma mutlaka çözüm bulmalı. YSK yağmurda soğukta bazen 3-4 saate varan bu kuyruklarda bekleyen özverili seçmeni her seçimde bulamayabilir.

''Kuyruğu görünce oy kullanmadan geri geldim''

Mutlaka her seçim sonrası gerekli eksik ve aksaklıklar rapor ediliyor ve temennimiz bu uzun kuyrukların kaderimiz olmaması ve bir sonraki seçime kadar bu eksikliklerin giderilmesi. Randevülü sistem herkese uymuyor diye tepki gösteren bazı vatandaşlar, bu kuyruklara da isyan etti. Bazen uzun kuyruklarda yağmurda soğukta beklediler. Her şeye rağmen oyunu kullandılar. Kuyruklarda isyan edene, kızan veya sesini yükseltene rastlamadım. Ancak oradan ayrıldıktan sonra beni arayıp dile getiren, sosyal medya hesabından bu uzun kuyruklara çözüm bulunmasını seslerinin duyurulmasını isteyen yazan çok vatandaş oldu. Hatta arayan bir kaç vatandaş, ''Kuyrukta beklemeden geri döndüm ve oyumu kullanmadım'' dedi. Oy kullananların sayısı kadar kullanmayan var. Oyunu kullanmayanların pek çok nedenleri var. Temennim buraladaki gibi elektronik sistem veya mektupla oy kulanımının gerçekleşmesi. Yetkililerden aldığım bilgilere göre, bu yöntemlerin şimdilik tüm yurtdışı seçim bölgeleri baz alındığında her ülkedeki güvenlik düzeyinin aynı olmaması kadar, yine ülkelerdeki teknoloji erişimi gibi pek çok farklılıklar nedeniyle sistemin buna şimdilik elverişsiz olduğu söyleniyor. Elektronik sistemdeki güvensizlik, tüm ülkelerdeki erişim veya mektupla oy kullanım imkan ve yöntemdeki eksik ve aksaklıklar bir an önce tesbit edilip bir sonraki seçime mutlaka yürürlüğe konulmalı. Aynı durumun devam etmesi durumunda, bir sonraki seçimde, seçim süresinin bu kadar uzun tutulması yerine, pek çok ülkedeki gibi daha fazla sandık, kabin ve görevli sayısıyla oy kullanma işlemini en fazla bir hafta sonu 2 güne sığdırmak hem vatandaş için hem görevliler için daha az eziyet olacak.
Yurtdışında bulunan kayıtlı 2 milyon 898 bin 904 seçmenin 1 milyon 273 bin 137'si oy kullandı. Oy kullanma oranı: %43.92. Bu rakam sanıyorum hepimizi tatmin etmedi. İlk haftalarda ilgi oldukca dipteydi. Medya'dan ve sosyal medyadan sonradan yapılan çağrılarla haberlerle son günlere doğru bir kıpırdama oldu.

İsviçre'ye bakacak olursak,
Bern, 20 bin 333 seçmenin 8 bin 383'ü oy kullandı. Cenevre: 10 bin 538 bin seçmenin bulunduğu bölgede 4 bin 797 kişi ve Zürih'te 62 bin 388 seçmenin bulunduğu en yoğun bölgede 28 bin 557 kişi oy kullandı. İsviçre Genel: 93 bin 259 olan kayıtlı seçmenin 41 bin 737'si oy kullandı . Gümrük oyları dahil İsviçre'de 93 bin 259 kayıtlı seçmenden 47 bin 163 kişi oy kullandı. Oran olarak yüzde 50,57.
Sonuçlara göre, İsviçre'de 1 Kasım seçimleri için kullanılan oy oranı 7 Haziran seçimlerine göre % 5,34 daha fazla. Ancak, oy kullanmayan 46 bin civarında insanımızın olduğu görülüyor. Geçen seçimlere göre, bir önceki seçimde oyunu kullanmadığını söyleyen çok farklı yaştan oy vatandaşın oy kullandığını, bu seçimde bir öncekine göre duyarlılığın arttığını oy kullanımında beklediğim kuyrukta da gördüm.

Mülteci akın ve haberleri Sağ Partileri Güçlendirdi

Aynı dönemlerde ikinci bir seçim heyecanını yaşadığımız ülke İsviçre'de Ulusal Parlamento seçimlerinde yaşadık. Aylardır Suriyelerin başını çektiği mülteci dalgası ve Avrupa'ya akını, basındaki göçmen ve mülteci haberlerinden sonra sağ partilerin bu seçimlerde güçleneceği aşıkar bir gelişmeydi ve Halk Partisi SVP 11 millevekili daha artırarak en öndeki yerini korudu. Diğer Avrupa ülkelerinde de bundan sonra tablo pek farklı olmaz. Son seçimlerde daha önceki seçimlerde pek sesleri duyulmayan özellikle Arnavut, Kosovalı, Sırp ve değişik ülke uyruklu adaylar seçimlerde aday oldu. Göçmen halkı potansiyelinin farkına vardı ve uyanıyor. Gelecek seçimlerde 800 bine yakın göçmen oyuna talip olmak isteyen siyasi partilerin göçmenlere yönelik söylemleri ve vaatleri artacaktır. Türkiye uyruklu yaklaşık 20 civarında aday seçimlerde aday oldu. Basel'den Sibel Arslan ilk defa göçmen kökenli olarak Parlamentoya girmeyi başardı. Kendisini tebrik ediyoruz, kendisinin sadece bir kesimin değil, buradaki tüm göçmenlerin ortak sorunlarıyla ilgili çalışmalar yapmasını ve göçmenlerin parlamentodaki sesi, gözü, kulağı olmasını temenni ediyoruz.
İsviçre'de 800 bin civarında oy kullanma hakkı bulunan göçmen kökenli yaşıyor. Bu rakam giderek artıyor. Sadece çeşitli farklı ülkelerden 450 bine yakın Müslüman çifte vatandaş yaşıyor. Ve ülke genelinde yine sadece 50 bine yakın İsviçre pasaportlu seçimlerde oy kullanma hakkı olan Türkiye kökenli insanımız bulunuyor. Örneğin sadece Zürih'te 15 bine yakın İsviçre Pasaportlu vatandaşımız Türkiye kökenli insanımızın bulunduğu biliniyor. Göçmenler artık oy potensyelinin ve güçlerinin farkında. Hatta bu güç doğru kullanılması durumunda, önümüzdeki yıllarda Zürih, Basel , Aargau, Solothurn, St. Gallen gibi büyük göçmen nüfusunun bulunduğu şehirlerde tanıtım doğru yapılırsa, Türkiye ve Müslüman kökenli bir adayın 30-40 bin oy alamaması içten bile değil. Ancak adayların tüm göçmen kökenli seçmeni değerlendirmeleri ve bu yönde çalışma yürütmeleri şart. Bu yola yeni koyulan Türkiye kökenli genç adaylarımızın çok deneyimsizlikleri var. Özellikle medya ve tanıtım ilişkilerinde oldukca tecrübesizler. 3500'ün üzerinde adayın Ulusal Parlamento adayı olduğu seçimlerde, tanıtımlarında destek olabilmemiz için bizim Türkiye kökenli olanları içlerinden cımbızla çekip çıkarmamız çok zor. Aday olan arkadaşların, aynı zamanda tanıtıma mutlaka bir bütce ayırlamaları ve basın ve derneklere irtibat kurmaları, siyasete daha önce giren arkadaşlardan ve basın mensuplarından tanıtım konusunda bilgi ve tavsiyeler almaları yararlı olur.


Cumhuriyetimizin kuruluşunun 92. Yılını kutluyor, 1 Kasım siyasi seçimlerimizin ülkemizin ve milletimizin geleceğine hayırlı katkı sağlamasını, sonucunun ne olursa olsun kazananın Türkiye olmasını gönülden diliyoruz.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.