Avrupalı Türkler veya onların tabiri ile Almancı veya gurbetçiler, Türkiye’yi karşılıksız severler. Kendi küçük menfaatleri için ülkelerini satmazlar. Ülkemizin her an yanında dimdik durdular ve durmaya da devam edecekler. Son olarak, Türk Milli Takımına Almanya’da düzenlenen EURO 2024 şampiyonasında deplasman yaşatmayarak büyük destek oldular.
Şimdi ise Türkiye’ye tatillerini ve yakınlarını ziyaret ederek sıla-i rahim için havadan ve karadan Türkiye’ye akın akın geliyorlar. Milyarlarca dolar döviz bırakacaklar.
Avrupalı Türklerin, ülkemizin bir cent’e muhtaç olduğu günlerden günümüze kadar ülkemize yaptıklarını saymakla bitiremeyiz. Türkiye nüfusunun yarısının Almancılarla yakın bir temasını hesaplayacak olursak, birçoğunun kursağında ekmeğimizin olduğunu söylesek abartmış olmayız.
Fakat gel gelelim Türkiye’de Almancıları kıskanma hastalığı ciddi manada yayılmış, gurbetçiler üzerinde pirim yapmak isteyenler bile ortaya çıkmış. Neymiş, dayanışma vergisi ödesinler, yok “efendim oy kullanacaklarsa belirli bir miktar vergi ödesinler” diyecek kadar ileri giderek kara cahilliklerini ve kıskançlıklarını televizyonlar aracığıyla ortaya koyuyorlar.
Yaşanan bu kadar olumsuzluğun altında yatan tek gerçek var o da kıskançlıktır.
Dikkat edin, kıskançlarda güven eksikliği vardır ve bu hal kıskançlığa yol açıyor. Kendini yetersiz veya değersiz hissetme, başkalarının sahip olduğu şeylere karşı kıskançlık uyandırıyor. Onda var, bende niye yok!
Diğerlerinin başarıları, ilişkileri veya sahip oldukları maddi şeyler, kişinin kendi hayatındaki eksiklikleri daha belirgin hale getirdiğinden kıskançlık hastalığına tutulur.
Kıskançlık, her ne kadar doğal bir duygu olsa da, kontrol edilmediğinde ilişkileri ve kişinin ruh sağlığını olumsuz etkilediğini görmekteyiz. Sosyal medyada gurbetçilerle ilgili yapılan bir haberlere yorum yapanların da pek sağlıklı düşündüklerini söyleyemeyiz.
Kıskançlık hastalığına yakalananlarda eleştirme hastasıdırlar, hiç bir şey onları mutlu etmez, gözleri hep başkasının sahip olduklarındadır. Gurbetçinin altındaki araba, giyimi, kuşamı ve harcamasını kıskanıyorlar. Belki bazıları sonradan görme gibi hareket ediyor olabilir bunu bütün gurbetçilere mal etmek kıskançlığı daniskasıdır.
Gurbetçinin çalıştığı ülkede hangi şartlarda olduğunu bilmez, fakat harcama yaparken “Siz bire 35 kazanıyorsunuz” diyerek hesap yapan kıskançlar, kaç gurbetçinin faili meçhul cinayete kurban gittiğini bilmez. Hangi ırkçılığa ve ayrımcılığa maruz kaldığından bihaberdir. “Almancı” diye kıskandığınız insanlarınız, 60 yıldır bedel ödeyerek Müslüman Türk olarak kalmanın kavgasını veriyor. Senin beğenmediğin ülkemizi temsil ediyor. Hatta kendi ülkesinde bile “Almancı”, “gurbetçi” diye ayrımcılığa maruz kalıyor.
Kusura bakmayın, siz de bizim kadar çalışın, bizim sahip olduklarımıza kavuşursunuz. Fakat önce kıskançlık hastalığından kurtulmak için tedavi olmanız gerekiyor.
Kıskanmak yerine, örnek almayı deneseniz belki içte içe büyüyen fesatlığınız da son bulur.
Amerikalı Morgan Freeman, kıskançlıkla ilgili sözü ile yazımıza son verelim. “Kıskançlık, doğru şeyler yaptığınızın göstergesidir. İnsanlar, kaybedenleri asla kıskanmazlar”