Son zamanlarda kime sorsam hep aynı cevabı alıyorum. Vaktim yok. Vaktim yok. Vaktim yok.
Gerçekten vaktimiz mi yok, yoksa kendimize mi vakit ayıramıyoruz.
OECD'nin 'Better life index' (Daha iyi yaşam endeksi) raporuna göre iş yeri dışında geçirilen zaman ortalamasında (Uykuda geçen süre dahil) Türkiye sonuncu sırada. Günlük ortalama 12.2 saati kendimize ayırabiliyoruz. Listenin başında ise Fransızlar var. Fransa'da vatandaşlar ortalama günde 16.4 saati iş yeri dışında geçiriyor İsviçre ise 38 ülke arasında 15 saatle 14.sırada yer alıyor.
Sonuç olarak 38 ülkeyi kapsayan rapora göre kendimize vakit ayırmıyoruz...
Kendimize vakit ayırmadığımız gibi ailemize, arkadaşlarımıza ve çevremize de vakit ayırmıyor yada ayıramıyoruz.
Peki kime vakit ayırıyoruz. Yada iş dışında vaktimizi nasıl geçiriyoruz.
Özellikle 2006 yılından bu yana sosyal medya kullanımı katlanarak arttı. Klasik medya araçlarının hızla gelişen teknolojiyle birlikte ihtiyaç ve ilgiyi karşılayamaması, sosyal medyaya ilgiyi kaçınılmaz olarak hızlandırdı. Artık tüm dünyada yaklaşık 2.5 milyar insan internet kullanıyor ve bu kullanıcıların 1.8 milyarının sosyal medya ağlarında hesabı bulunuyor.
Evde, sokakta, işte, yolda, tatilde bir gözümüz hep telefonumuzda, tabletimizde, bilgisayarımızda oluyor. Sosyal medya hesaplarımızı sürekli kontrol etme ve güncelleme halindeyiz; bir nevi bağımlılık ilişkisi yaşıyoruz. Peki, bizleri böyle cezbeden, önemli zamanlar harcadığımız, farklı amaçlarla kullandığımız bu sosyal medya araçlarının hangileriyle ne kadar zaman geçiriyoruz? Kendimize yada ailemize harcamadığımız vakitleri nereye harcıyoruz?
Aktif kullanıcı bakımından sosyal medya ağları arasında Facebook birinci sırada ve bu pek de şaşırtıcı değil. Çünkü pek çoğumuzun ilk göz ağrısı, sosyal medyayla bizi ilk tanıştıran Facebook'tu. Örnek verecek olursak, kullanıcılar Amerika'da Facebook'da ayda ortalama 114 milyar dakika harcarken, Instagram'da 8 milyar dakika ve Twitter'da 5.3 milyar dakika harcıyor. Nitekim Türkiye'de de durum aşağı yukarı aynı.
Bazı bulgulara kısaca değinecek olursak:
İnsanlar soysal medyada günde ortalama 37 dakika geçiriyorlar. Bu oran internette yapılan diğer aktivitelerden (buna e-postalar'da dahil) çok daha fazla. Biraz daha ayrıntı verecek olursak, kullanıcıların %44′ü günde bir saatten fazla bir süreyi sosyal ağlarda harcıyor. Kullanıcıların %18′i ise üç saatten fazla sosyal ağlarda vakit geçirmeyi tercih ediyor.
Hem akıllı telefon, hem de masaüstü bilgisayar kullanıcıları bakımından Facebook Twitter'a göre 7 kat daha fazla aktif kullanıcı çekiyor.
Sosyal medyada geçirilen zamanın yaklaşık %60'ı masaüstü bilgisayarlarda değil, akıllı telefon ve tabletlerde harcanıyor.
Snapchat, whatsapp'a göre daha küçük bir ağ olmasına rağmen kullanıcıların geçirdiği vakit bakımından onu geride bırakıyor. Çünkü Snapchat'i genellikle gençler kullanıyor.
Ayrıca Youtube vb. Video kanallarını hiç söylemiyorum. Onlar başlı başına çok daha fazla vakit geçirilen medya platformları içine giriyor.
Beş sosyal ağ platformunun aktif kullanıcı indeksini verecek olursak:
Facebook: 50.7
Instagram: 13.5
Twitter: 7.4
Snapchat: 6.6
WhatsApp: 4.6
Yukarıdaki verilerden de anlaşılacağı üzre video kanalları, sosyal medya, dizi ve filmler derken bizim kendimize ayıracağımız vakit uykuyuda ekleyince eriyip kayboluyor.
Sevgili okurlar, İşlerimizin yoğunluğunu bahane edip ne kendimize ne de etrafımıza vakit ayıramıyoruz diye şikayet ediyoruz. Türlü türlü bahaneler öne sürüyoruz. Ama sosyal medyada saatlerce vakit geçirmeye zaman buluyoruz. Spor yapmaya, kitap okumaya, konser dinlemeye, doğada kamp vakit bulamıyoruz ama Youtube'da saatlerce saçma sapan videolara bakmaya vaktimiz var nasıl oluyorsa.
Hiç kendimizi kandırmayalım isteyen istediği an kendine veya ailesine vakit ayırabilir ama bunu ne kadar istiyoruz.
Değerli okurlar hayat çok kısa ve dünya varoldukça işler hiç bitmeyecek. Lütfen biraz kendimize birazda manevi hayatımıza vakit ayıralım. Ruhumuzun da gıdaya ihtiyacı var. Eğer önlem alıp kendimize dikkat etmezsek, bu gidişle geleceğin en iyi mesleği Piskologluk olacak.