Kahramanmaraş’ın Pazarcık ve Elbistan ilçelerini 9 saat arayla vuran 7,7 ve 7,5 büyüklüğündeki depremler, milyonlarca insanın hayatında dehşet verici bir iz bıraktı.
O karanlık günlerde yerin derinliklerinden yükselen acı feryatlar, yıllar boyunca unutulmayacak türdendi. Resmi kayıtlara göre 53 bin 537 canımızı kaybettiğimiz depremlerden geriye acı hatıralar kaldı. Asrın felaketi, milyonların yaşamını alt üst ederken, maddi hasarın yanında manevi bir kırılmayı da beraberinde getirdi. Felaketten tam bir sonra, bugün kaybettiğimiz o canları anıyoruz.
İşte 6 Şubat depremlerinin ardından akıllarda kalan ve ömür boyu unutulmayacak hikayelerden bazıları…
"PRENSESİM KALBİMİ DE GÖTÜRDÜ"
Enkaz altındaki kızının elini hiç bırakmayan Mesut Hançer, acısını gazetemize bu sözlerle anlatmıştı: “Kızımla birlikte yedi canımı defnettim. Prensesim Irmak enkaz altındayken saçını okşadım, yüzünü öptüm. Hiç bırakmadım elini. Şu an ayaktayım lakin gördüğünüz cesetten başka bir şey değil. Kızım gitti kalbim, ciğerim, yüreğim, bedenim gitti. Beni de aldı götürdü. Kolum, kanadım kırıldı”
HAYATINI KURTARDIĞI ‘ENKAZ’I YANINDAN AYIRMIYOR
Mardin Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Daire Başkanlığına bağlı ekipte yer alan Ali Çakas, geçen yıl Gaziantep'in Nurdağı ilçesinde arama kurtarma çalışmasında enkazdan çıkardığı ve sahiplendiği kediyi yanından ayırmıyor. Çakas, "Depremin üzerinden bir yıl geçti. Kedimin şu anda gayet mutlu olduğunu görüyorum. Evde olunca oyunlar oynuyoruz. Bazı hareketler komutlar öğretiyorum. Yatarken, dinlerken yanımda hiç ayrılmıyor. İşe gidince de kapıdan, pencereden yolumu gözlüyor. Kedime itfaiyenin yeleğini giydirdim. Artık o da bizim arama kurtarma ekibinin bir parçası oldu." ifadelerini kullandı.
‘ENKAZ’ BEBEK
Her enkaz içinde onlarca canın hikayesini saklıyordu. Abid ailesi de onlardan biriydi… Suriye’deki savaştan kaçıp Kahramanmaraş’a sığınmışlardı. Yeni evli çiftin 2 ay önce bir kız bebeği dünyaya geldi. Deprem onların da mutlu yuvasını yerle bir etti.. Anne ve baba enkazda can verdi. Bebekleri ise 2 gün sonra enkazdan sağ çıkarıldı. Komşuların ağlama sesini duyup çıkardığı bebeğin burnu bile kanamamıştı.
Adı bile bilinmeyen bebek, Cumhurbaşkanlığı’nın uçağıyla Ankara’ya gönderildi. Küçücük bedenin ağır yükü kundağındaki nota yazılmıştı: ‘Enkaz bebek’ demişlerdi adına... Bulunduğu mahalle ve onu bulan komşunun telefon numarası yazılıydı kağıtta. Alnında da keçeli kalem ile bir not vardı ama okunmuyordu.
Küçük yavrunun hikayesi “Adı şimdilik 'Enkaz bebek': Refakatçisiz bebekler devlet korumasında” başlığıyla servis edildi. Saatler sonra ‘enkaz bebek’in amcası ortaya çıktı. Bebeği sağlık görevlilerine teslim eden komşuya gidince “Beni az önce bir gazeteci aradı, bebek onda sanırım” cevabını aldı. Komşu kadının verdiği numarayı arayan amca yalvarıyordu: O benim kardeşimin bebeği.. Kardeşim gelinimiz öldü. Bebeğim sizdeymiş…”
Amca buruk sevincini gönderdiği fotoğrafla paylaştı: Kardeşimin emanetine kavuştum…
BİRİKTİRDİĞİ PARALARI BABASINA VEREMEDİ
Hatay'da bulunan TTK maden işçileri, 45 yaşındaki bir adamın ihbarı üzerine Emek Mahallesi'nde yıkılan binadan 10 metre içeri girdi. Enkaz altındaki madencilerin gözüne bir kumbara takıldı. Depremde eşi ve 3 çocuğunu kaybeden baba, kumbarayı aldığında dizlerinin üzerine çökerek gözyaşlarına engel olamadı. Öğrenildiğine göre, 11 yaşındaki oğlu, depremden üç gün önce biriktirdiği paraları babasına vermek istemişti.
İKİ DEPREM ARASI ÖMÜR
Gaziantep’in Nurdağı ilçesinde yaşayan ve 17 Ağustos 1999 Gölcük merkezli depremde dünyaya gelen 23 yaşındaki Osman Enes Baştürk, Kahramanmaraş merkezli 2023 depreminde enkaz altında kalarak hayatını kaybetti. Acılı anne ve baba, oğullarının küçük kardeşine siper olmaya çalışırken hayatını kaybettiğini belirterek o gece yaşadıklarını gözyaşlarıyla anlattı.
DEFNETTİĞİ EŞİ VE ÇOCUĞUNU 18 GÜN SONRA HATIRLADI
Hatay'da depremde çöken binadan engelli kızı ile sağ kurtulan baba, enkazdan cansız bedenlerini çıkartıp defnettiği diğer kızı ve eşini hafıza kaybı nedeniyle 18 gün sonra hatırladı. Baba Ahmet Arslan, depremden kalan acı hikayelerini İHA muhabirine anlatmıştı:
“Herkesin cenazesi vardı. Çocuğumu ve eşimi gömdüğümü 18 gün sonra hatırladım. Benim de hafızam kaybolmuştu. Ben de enkazdan çıktım 8 dikiş kafamda var. Ondan sonra psikolojik tedavi gördüm, soğulsunlar buradaki insanlar yardımcı oldu”
PERDE VE ÇARŞAFLA HAYATA TUTUNDU
Hatay'da depremde anne, baba ve kardeşini kaybeden 20 yaşındaki üniversite öğrencisi Ümmühan Nur Kalkan'ın zemin katta oturmalarına rağmen, 2 kat dibe çöken binanın 4'üncü katındaki daireden komşuları ile birlikte perde ve çarşaflardan yapılan halatla aşağı inerek kurtuldu.
Bina üzerlerine düştükten sonra komşularına 'sakin olun' dediğini dile getiren Kalkan, "Sessiz olun, panik yapmayın bekleyin dedim. Depremin durduğunu anlayınca o molozların arasından kendimi kurtardım. Sonra kardeşim Gani seslendi bana 'ben buradayım üstüme moloz düştü kalkamıyorum' diye. 'Tamam seni de çıkaracağız, sakin ol' dedim. Herkesi sakinleştirdim apartman boşluğuna çıktık biz orada artçı sarsıntılar oldu. Onların bitmesini bekledik biz. Onlar bittikten sonra da komşularla üst kata çıktık. Açık olan bir daireden perdelerle çarşaflarla halat yaptılar. Oradan aşağı indiler, biz de oradan sallanarak aşağı indik" diye konuştu.
“ARTIK ÜŞÜMÜYORUM, AKSİNE TERLİYORUM”
40 saat sonra enkaz altında çıkartılan ve “Çok üşüyorum, ellerim bembeyaz oldu. Anneanneme gitmek istiyorum baba” sözleriyle hafızalara kazınan 9 yaşındaki Yağmur Albayrak, yaşadıklarını anlatmıştı. Artık üşümediği ve aksine terlediğini dile getiren Yağmur, “Babam yanımda olduğu için korkmadım. Ağzımdan değil burnumdan nefes aldım. Zordu ama yine de dayanabildim. Çok soğuktu. Çok rüzgar esiyordu. Bir baktım sanki ağaçlar var. Enkazın altında bir ışık gördüm ama babam da gördü. Belki de bizi kurtarmak için gelenler ışık tutuyordu. Sanki evin arka bahçesindeydik.” diye konuştu.
ENKAZ ALTINDAN ÇIKARILAN FOTOĞRAFIN SAHİBİNİ ARIYOR
Kahramanmaraş’taki Enkaz Kafe, depremde hatıraların biriktirildiği adres oldu. Deprem sonrası enkazlardan çıkarılan fotoğraf albümleri, kafeyi oluşturan Mehmet Yalçın’a teslim edildi. Yalçın, “Kahramanmaraş'a bir katkıda bulunmak için kendi çabamla, imkanlarımla en azından deprem sonrasında fotoğraflarını toplayıp acılarını unuttukları bir gün hatıralarını tekrardan vermek için öyle bir düşünceyle bu işe kalkıştım. Hepsi yıkılan enkazlardan alındı bu fotoğrafların. Ailelerin eşyalarının hiçbirini çöp olarak görmedik. Hepsinin manevi değeri çok yüksek” ifadelerini kullanmıştı.
KENDİNİ KURTARAN EKİBE SARILDI
Hatay'da 88 saat sonra enkazdan kurtarılan 88 yaşındaki Ümmühan nine, bölgeye giden orman ekipleri tarafından kurtarılmasının ardından herkesi duygulandırdığı o anlar simge görüntü olmuştu. Ümmühan nine enkazdan çıkar çıkmaz kollarını açarak Kelime-i Şehadet getirip "Yavrularım, çocuklarım" diyerek sarılıp ekibi öpmüştü. Görevini tamamlayan ekip, kurtardığı Ümmühan nineyi yerleştirildiği oğlunun yanında ziyaret etti. O anlarda kollarını açan yavrularım diyerek sarılan ve gözyaşı döken nine, tüm ekibe duygusal anlar yaşattı.
DEPREMDE 92 ÖĞRENCİSİNİ KAYBEDEN ÖĞRETMEN
6 Şubat'ta meydana depremlerde 117 öğrencisinden 92'sini kaybeden özel eğitim öğretmeni Metin Acıpayam, acısını ilk günkü gibi yüreğinde hissediyor. Kahramanmaraş'ta başlatılan arama kurtarma çalışmalarında ailesiyle birlikte vefat eden 22 öğrencisinin cansız bedenini teşhis eden Acıpayam, evladı gibi sevdiği öğrencilerinin kimsesizler mezarlığına defnedilmesini önledi.
Her mezarlık ziyaretinde acı bir manzarayla karşılaştığını ifade eden Acıpayam, "Bu zamana kadar hiç yaşamadığım bir acı, sanki bir hançer saplanıyor yüreğinize. Çünkü mezarların her sırasında mutlaka bir öğrencimize, öğrencim yoksa ailesine, amcasına, teyzesine, halasına rastlıyorum. Bu da beni çok üzüyor." diye konuştu.
DÜĞÜN GECESİ CAN VERDİLER
Depremin olduğu akşam Hatay’da dünya evine giren Elif ile Halil İbrahim Aksoy çifti, İskenderun’da tuttukları evde, evlendikleri gün enkaz altında kalarak hayatlarını kaybetti. Kız kardeşini kaybeden ağabey, 3.5 aylık kızına kardeşinin ismini verdi.
Kız kardeşi Elif Aksoy’un düğün gecesi öldüğü belirten ağabey Murat Bilge, ”O gece burada karla karışık yağmur yağıyordu. ‘Yol kapalı’ dediler. Damadın anne-babası, ‘gelin burada oturun. Kahve içersiniz’ dediler. Kız kardeşim kayınvalidesinde oturduktan sonra, gece saat 3.30 gibi buradan İskenderun’a geçti. Kız kardeşimi götüren arkadaş anlatıyor, ‘eve geçtiler ikinci kat. 30-40 metre ilerledim, kıyamet koptu.’ Tek tek binaların çöktüğünü gördüğünü söyledi” şeklinde konuştu.
Düğün gecesi hayatını kaybeden gelin damattan geriye ise, depremden saatler önce çekilmiş fotoğraf ve görüntüleri kaldı. Görüntülerde nikahları kıyılan çiftin, salona girmesi ve dans etmeleri yer alıyor. Bilge ailesinden geriye kalan bir fotoğraf ise acının boyutunu ikiye katladı. Fotoğrafta yer alan 6 kişiden 5’inin hayatını kaybettiği, bir kız çocuğunun ise yaralı olarak kurtulduğu öğrenildi.
DEPREMDE ANNE-BABA VE 2 KIZ KARDEŞİNİ KAYBETTİ
Adıyaman Siteler Mahallesi'ndeki 5 katlı evin ikinci katında yaşayan Turgud ailesi, depremde enkaz altında kaldı. Anne, baba ve iki kız kardeşini kaybeden Muhammed Berat ile kardeşi Mehmet Fatih Turgud, enkazdan kendi imkanlarıyla çıkmayı başardı. Deprem sonrası bir süre psikososyal destek alan Turgud kardeşler, babaannesi ve dedesinin yanında yaşamlarını sürdürüyor.
Deprem sırasında aynı odada olduklarını belirten Turgud, "Üzerimize bina çöktü ve enkazın altında kaldık. Allah bizlere o günleri bir daha yaşatmasın, enkaz altında kaldığımız her dakika bize yıllar gibi geliyordu. Depremlerde anne, baba ve iki kız kardeşimi kaybettim. Şimdi dedem ve babaannemle beraber yaşıyoruz." diye konuştu.
Annesine özleminin hiç dinmediğinin altını çizen Turgud, "Annemi çok özledim, ona karşı aşırı özlem içerisindeyim. Babam ve kız kardeşlerimi de çok özledim ama erkek kardeşim üzülmesin diye ona belli etmiyorum. Aileme Allah'tan rahmet diliyorum." dedi.
DEPREMİN ACISI TABELADA
Hatay'da afetzede esnaf tabelalarında yer alan "Gitmedik ki dönelim", "6 Şubat" ve "04.17" gibi yazılarla hem vatandaşlara umut oluyor hem de depremi unutturmuyor.
Prefabrik işletmesine "Gitmedik ki dönelim" ismini yazdıran Et, "Depremzedelere umut olsun diye 'gitmedik ki dönelim' adını koyduğumuz küçük bir kebap işletmesi kurduk. Bu şekilde çalışıyor, ekmeğimizi kazanıyoruz. Bütün dünyamızı bu kulübeye sığdırdık." dedi.
Et, işletmesinin yanına depremin meydana geldiği saate işaret eden "04.17 buluşma noktası" adını verdiği bir mekan da yaptırdığını belirterek, "6 Şubat’ta deprem dolayısıyla şehirden ayrılan Hataylıları, buraya davet ediyorum. Gelsinler, en azından o gün burada buluşalım. Şehrimizin gücünü gösterelim. Bize de beklerim, 04.17 yazılı küçük yerimizi de buluşma yeri yaptım ama gönlümüz büyüktür, herkes sığar. O gün herkesi buraya davet ediyoruz." diye konuştu.
"BANA SON KEZ DERİN DERİN BAKTI"
Kahramanmaraş merkezli depremlerde 7 yaşındaki kızının yanı sıra 101 akrabasını kaybeden Hatice Tümsavaş, gelinlik çağındaki kızların çeyizini tek eliyle çevresindekilerin de yardımıyla ilmek ilmek dikiyor.
Deprem öncesi tüm çocuklarını öperek yatırdığını belirten Tümsavaş, şöyle devam etti:
"Saat 23.00'e geliyordu. Oğlumu yatağa koyacakken ölen kızım Elif bana son kez derin derin baktı, ürktüm. Elif'e 'Bir şey mi var anneciğim, neden öyle bakıyorsun?' dedim. 'Hayır' dedi. Oğlumu yerine yatırdığımda Elif geldi kucağıma. Beni son kez öperek, 'Annem, çok güzel kokuyorsun.' dedi. Öptüm, 'Sen de cennet gibi kokuyorsun' dedim. Son kez yatağına yatırdım. Kızım saat 20.00 oldu mu uyuyan bir çocuktu, 23.00'e kadar uyumadı. Son kez eşime sesli mesaj atmış, fotoğrafını çekmiş. Ben de son kez sarıldım, yatağına koydum. Ertesi güne kalkamadık zaten."
Enkaz altında yaşadıklarını paylaşan Tümsavaş, şunları kaydetti:
"Elif'in sesini duymadım. Büyük kızım seslenebiliyordu bana. Ben hiç nefes alamıyordum. Tavan üzerimdeydi. Kolon da kolumun üzerinde ve Elif'in üzerindeydi. Sol kolumdaydı Elif. Oğlum Alpaslan'ın ağlama sesleri geliyordu. Nefes alamıyorduk. O süreç benim için şöyle oldu; bu bir bitiş noktası, artık kimse bizi burada görmez, mümkün değil. Büyük kızım ağladığında 'Anne Elif'in sesi gelmiyor.' dedi. 'Elif melek oldu.' dedim. Can vermeye başlıyormuş gibi hissediyordum. Ciğerlerim ağzımdan geliyordu. Kırılan kemiklerin sesi bana geliyordu. Ağrı hissetmiyordum o an, çünkü çocuklarımın ağlama sesleri ve Elif'in ölümü bana daha çok ağır gelmişti."
"DEPREM HER ŞEYİ GÖTÜRDÜ, SADECE ZİHİNDEKİLER KALDI"
Kahramanmaraş'ta en çok can kaybının yaşandığı yerlerden Ebrar Sitesi'nde 69 yakını vefat eden Mehmet Tuzcu, enkaz altında kalan anılarını kalbinde ve zihninde canlı tutmaya çalışıyor.
Yıkılan Yavuz Apartmanı'nda, depremden saatler önce ziyaret edip ayrıldığı ailesini son kez gören Tuzcu, 22 bloktan oluşan ve yaklaşık 1400 kişiye mezar olan sitede babası Ali, annesi Kamer, kız kardeşi Seda, erkek kardeşi Talip ve babaannesi Hatice Tuzcu'nun da aralarında bulunduğu 69 yakınını kaybetti.
Depremin bütün sevdiklerini kendisinden ayırdığını dile getiren Tuzcu, "Annemi, babamı, kız ve erkek kardeşimi, babaannemi ve yakınlarımı kaybettim. Normalde birisi evde vefat etse bir sürü eşyası, fotoğrafları, anıları kalır ama hiçbir şeyleri kalmadı. Bir tane dahi fotoğrafı kalmadı." diye konuştu.
Tuzcu, sadece sosyal medyadaki fotoğraflara ulaşabildiğini, evlerindeki albümlerin, özel eşyaların da enkazda yitip gittiğini belirterek, "Deprem daha ağır bir şeymiş. Her şeyini alıp götürüyor, sadece zihnindekiler kalıyor." dedi.
ENKAZ ALTINDA SİMİT İSTEYEN ÇOCUK, KENDİSİNİ KURTARAN EKİBE MİNNETTAR
Kahramanmaraş merkezli depremlerden etkilenen Malatya'da, enkaz altındayken arama kurtarma ekiplerinden simit isteyen 12 yaşındaki Abdulhalim Reşvani, yaşadıklarını unutamıyor.
Depremden 80 saat sonra yaralı çıkarılan 12 yaşındaki Abdulhalim Reşvani'nin, annesi Emine, kardeşleri Ahlam, Muhammed, Maria ve Yusuf hayatını kaybetti. Yerleştirildiği konteyner kentte amcasıyla yaşamını sürdüren küçük Abdulhalim, enkazdan kendisini kurtaran İHH İnsani Yardım Vakfı Trabzon Temsilciliğinin arama kurtarma ekibinde görevli Atilhan Sancak ile telefonda görüntülü konuştu.
Abdulhalim'e kendisinden enkaz altındayken simit istediğini hatırlayıp hatırlamadığını soran Sancak, "Evet" cevabını alınca, "İnşallah Malatya'ya geleceğim bir gün, beraber simit yiyeceğiz." dedi.
Sancak, "Depremin 4. günü enkazda Abdulhalim'e ulaştık. Ne yemek yedik ne uyuduk, canla başla çalıştık. 12-13 saatlik çalışma sonucu Abdulhalim ve Beyza'yı oradan sağ salim aldık o da bize gurur oldu. Abdulhalim'i oğlum gibi seviyorum, her zaman aklımda. Zaman zaman kendisiyle görüşüyorum da. Bana soranlara artık Malatyalıyım, İnönü Caddesi Yetiş Apartmanı'nda oturuyorum diyorum. Artık Malatyalıyım, Malatya'nın fahri bir hemşerisiyim. En kısa zamanda geleceğim ve Abdulhalim ile simit yiyip, dolaşacağız." ifadelerini kullandı.
SEVGİ VE UMUTLARINI DUVAR YAZILARINA AKTARDILAR
6 Şubat depremlerinden etkilenen Malatyalılar, ağır hasarlı ve yıkılan binalara umutlarını ve şehre duydukları sevgiyi duvar yazılarıyla yansıtıyor.
Şehir merkezi ve ilçelerindeki ağır hasarlı ve yıkılmış durumdaki binayla evlerin duvarları, boyayla yazılmış yazılarla dikkati çekiyor. Bazı duvarlarda, "6 Şubat'ı asla unutmayız Malatyam", "Döneceğiz elbet, Malatya tek sevdamız", bazılarında "Sadece hayallerim yıkıldı", "Yaşamak direnmektir Malatyalım" gibi yazılar bulunuyor.
AİLESİNİN MEZARINA 1 YILDIR HEDİYELER GÖTÜRÜYOR
Depremde eşi Aynur (30), çocukları Egemen (3) ve Beren (5)'i kaybeden, 7 saat sonra enkaz altından çıkarılan acılı baba, 3 gün sonra cansız bedenlerine ulaştığı sevdiklerinin acısını ilk günkü gibi yaşıyor. 1 yıldır Kapıçam Şehir Mezarlığı'na eşi ve çocukları için çeşitli hediyeler getiren baba gününün büyük bir bölümünü burada geçiriyor.
Bozkurt, "Eşim kahveyi çok severdi. Her gün onun kahvesini yapıyorum. Çocuklarıma elimden geldiğince onların sevdikleri şeyleri getirmeye çalışıyorum. Burada dertleşiyorum, sohbet ediyorum. Her şeyimiz burada. Eve nasıl eli boş gitmiyorsam dilim varmıyor ama buraya da elim boş gelmiyorum. Onlarla yaşıyorum. Benim sevdiğim nerede? Burada. Beni seven nerede? Onlar da burada. Ben onları görmüyorum ama onlar beni görüyor. Allah'tan tek dileğim onun rızasını kazanarak imanlı güzel bir şekilde Allah'a layık bir kul olarak kavuşmak. Eşime layık bir eş olarak ona kavuşmak, çocuklarıma layık bir baba olarak kavuşmak istiyorum." diye konuştu.
Evinin enkazından çıkan eşi ve çocuklarına ait eşyaları sakladığını anlatan Bozkurt, şöyle devam etti:
"Enkazdan çıkan, çocuklarımın ve eşimin eşyaları evde duruyor. Çocuklarımın çok sevdiği oyuncakları, kıyafetleri hatta depremde yırtık olarak çıkardığımız kıyafetlerine kadar hepsi arabamda, onları kokluyorum, onlara bakıyorum. Onlarla hani avunuyorum diyemem. Onlarla acımı yaşıyorum. Kızım anaokuluna gidiyordu okulda yaptığı klasörler, yaptığı resimler, çalışmalar ve para biriktiriyorlardı kumbaraları vardı. Oyuncak alacaklardı ama kısmet olmadı. Yani 1 yıl da 10 yıl da geçse bu acı değişmeyecek. İnsanın sevgisi acısı kadar. Bizim acımız, sevgimiz her şeyimiz kalbimizde."
YOLA SAVRULAN CEP TELEFONU SAYESİNDE KURTULDULAR
Hatay'da 5 kişilik Ekin ailesi, 6 Şubat'taki depremde çöken evlerinin enkazında kaldı. Baba İlhami Ekin'in cep telefonu, ev çöktüğü sırada sokağa fırladı. Yabancı uyruklu bir kişi sokakta çalan cep telefonunu açarak, arayan Ekin ailesinin yakınlarına evin çöktüğünü haber verdi. Olay yerine gelen akrabaları, baba İlhami, anne Songül, kızları Tuba ve Suna ile oğlu Muhammed Ekin'i bulundukları yerden yaklaşık 6 saat sonra çıkarabildi. Muhammed Ekin kaldırıldığı hastanede hayatını kaybetti, yaralı diğer aile üyeleri ise tedavi altına alındı.
Deprem gününü anlatmakta zorlandığını ifade eden 58 yaşındaki Ekin, "Yaşadıklarımızı dile dökemiyorum. O gün kıyametti, anlatmak çok zor. Oğlum vefat etti, lise son sınıftaydı, tatlıydı, namazındaydı. Allah o günleri geri vermesin." dedi.