Aynı zamanda tarihi mekânları, temiz caddeleri, düzenli ve yeşil
parkları, fıskiyeli havuzları ile hem Avrupa’nın hem de dünyanın yaşanılabilir şirin bir şehiridir.
Avrupa’nın en dağlık ülkesi İsviçre’nin güneybatı ucunda yer alır ve Zürih’ten sonra ülkenin nüfus bakımından ikinci büyük şehridir. 192 bin nüfusa sahip şehirde yaklaşık bin 500 vataşdaşımız yaşamaktadır.
Nüfusunun yüzde 48’ini yabancılar oluşturur. Leman Gölü kıyısında ve Fransa’nın meşhur Chamonix-Mont Blank dağını görmektedir. Son beş yılda “Dünyanın Yaşama Kalitesi En Yüksek Kenti” araştırmalarında hep ilk beş içinde yer alan Cenevre; çevre, güvenlik, sağlık, alış-veriş ve kamu hizmeti gibi 39 kritere göre yaşama standardı en yüksek kent olma özelliği ile bu yıl 215 kent arasından dünyanın en yaşanılacak kenti seçilmiştir.
Zirveleri karlı Alp Dağları’nın kartpostalları aratmayan panoraması ilk bakışta büyüler ziyaretçileri. Gotik evleri, şık dükkânları, steril caddeleri, yemyeşil parkları, fıskiyeli havuzları ve bol heykelli meydanlarıyla su katılmamış bir Avrupalı olan Cenevre, aynı zamanda nüfusunun yarısına yakınını başka ülkelerden gelenlerin oluşturması bakımından da bir dünya şehiridir.
İsviçre, tarafsızlığı ve yıllar yılı uyguladığı dış politikalarla birçok anlaşmaya ev sahipliği yaptığı gibi onlarca uluslararası kuruluşun da halen ev sahibidir. Cenevre, BM (Birleşmiş Milletler), ILO (Uluslararası Çalışma Örgütü), WHO (Dünya Sağlık Örgütü) ve Uluslararası Kızılhaç Komitesi gibi pekçok kuruluşun merkezleri ile tam 199 ülkenin temsilciliğini barındırıyor.
Karayoluyla Fransa sınırına sadece birkaç dakika, en yakın kayak merkezine 45 dakika ve İtalya sınırına bir, Almanya sınırına üç, Avusturya sınırına dört saat uzaklıktaki Cenevre’de yaşayan yabancı oranının yüksekliği, bankalardan etnik restoranlara kadar her yerde hissediliyor. Asıl şaşırtıcı olan böylesi kozmopolit bir kentin katı bir ‘frankofon’ geleneğe bağlı olması. Esnafından ahalisine kadar hemen herkes, siz İngilizce ya da Almanca bir soru sorsanız dahi, Fransızca konuşmak konusunda ısrarlı olması! Tabii insanın aklına ‘Paris’te bile Fransızca için bu kadar ısrar edilmiyor’ düşüncesini getiriyor.
TARİHİ Feribotla seyahat
Kuzeyi İsviçre, güneyi Fransa sınırları içerisinde kalan Leman Gölü’nün iki yakası arasında yolcu taşıyan feribotlar, koyu mavi bir dağ gölünün üzerinde süzülen beyaz kuğuları anımsatıyor. Mont Blanc Köprüsü ise adını aldığı Avrupa’nın en yüksek zirvesini fon alarak eşsiz bir manzara sunar. Kıyıya 400 metre uzaklıktaki, Jet d’Eau olarak adlandırılan müthiş fıskiye ise Cenevre’nin simgesi haline gelmiş. Saatte 200 km hızla göl sularını 140 metre yükseğe fışkırtarak gece ve gündüz görsel bir şölen sunuyor. Dünya sosyetesinin gözdesi olan modern bir marinaya sahip şehir, yaz aylarında uluslararası yelken yarışlarına da ev sahipliği yapıyor. Göl, su kayağından sörfe pek çok su sporu için ideal. Köprünün batısındaki Rousseau Adası, Cenevre’de doğan, çok sevdiği bu yerde bir süre inzivaya çekilen ünlü filozof Jean-Jacques Rousseau’ya, gotik mimarinin zerafetini sergileyen yalıları ile ünlü gölün sağ yakasındaki Wilson Rıhtımı ise, Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra Cenevre’nin kaderini değiştiren Amerikan Başkanı W. Wilson’a ithaf edilmiş.
CENEVRE’DE ALIŞ-VERİŞ
Kentin en büyük alışveriş bölgesi olan Neuve Meydanı çevresindeki uzun ve şık bulvarlar, saatlerce gezerek bitirilemeyecek genişlikte. Avrupa ve Amerikalı zenginlerin yakın ilgi gösterdiği bölgede; dünyanın en prestijli saat, mücevher, kürk, antika, puro, çikolata, peynir ve içki markalarını bir arada bulmak mümkün. Kentin en popüler bistroları da yine bu bölge üzerinde. Yöre mutfağının tadına bakmak isteyenler, eritilmiş yöresel peynirlerden yapılan fondü, sosisli lahana, makarna çorbası, pastırmalı patates ile sebzeli ve baharatlı İsviçre usulü biftek arasında tercihte bulunabilir.
Neuve Meydanı çevresinde yapacağınız yarım saatlik bir yürüyüşle, Cenevre mimarisinin en güzel örneklerinden üçünü görme şansına sahip olabilirsiniz: Paris’teki ünlü Garnier Opéra örnek alınarak inşa edilen Grand Théâtre, Place du Bourg de Four Meydanı’ndaki Palais de Justice (Adliye Sarayı) ve Saint Pierre Katedrali. Çarşamba ve Cumartesi günleri Plaine de Plainpalais’ta kurulan bit pazarı, turistlerin uğrak yerlerinden. Antika eşyalardan ciltli kitaplara, art nouveau şişelerden takı koleksiyonlarına, giysiden albümlere pek çok eski eşya arasından ilginç bir hediyelik bulmak zor değil. Cenevre, gece hayatını sevenler için hayal kırıklığı oluşturabilir. Çünkü burası çılgınlıklardan uzak, düzenli yaşamaktan hoşlanan, gürültü yerine kaliteyi ve lüksü seven insanların şehri daha çok. Kentteki gece kulüplerinin sayısı az olsa da, Avrupa’nın önde gelen şık ve havalı mekânlarına rastlamak mümkün.
MÜZELER VE FESTİVALLER KENTİ
Geçmişi MS 2. yüzyıla uzanan Cenevre, tarih boyunca Avrupa’nın barbar kavimleri tarafından sayısız saldırıya maruz kalmış. 1602 yılında Savoy Düklüğü’ne karşı kentin güçlü bir direniş gösterip zafer kazandığı tarih olan 11 Aralık, her yıl geleneksel törenlerle hatırlanıyor. Surların müdafaası anlamına gelen Escalade Günü, meşalelerin taşındığı geçit törenleri ve maskeli balolar ile kutlanıyor. 19. yüzyılın ortalarından itibaren banka ve saat sektörlerinin merkezi olan kentte, bugün 190’dan fazla banka ve 1800 kadar restoran hizmet veriyor. Birleşmiş Milletler’in Avrupa’daki merkezi seçilmesiyle uluslararası diplomasinin başkenti olan kentte, turizmin gelişmesi için büyük yatırımlar yapılmış. Doğa, cam, seramik, otomobil gibi birbirinden ilginç konseptlere sahip Cenevre müzelerinin en ünlüleri, Musées d’Art et d’Histoire (Sanat ve Tarih Müzesi) ile otomobil tarihinde iz bırakan tasarım ve modellerin sergilendiği Musée International de l’Automobile (Uluslararası Otomobil Müzesi)... Dünyanın önde gelen otomobil fuarlarından birine ev sahipliği yapan Cenevre, her yıl Mart ayının ilk haftası bir milyona yakın otomobil tutkununu ağırlıyor. Birleşmiş Milletler’in sembolik merkezi olarak kabul edilen ve rehberli turlarla gezilebilen Palais des Nations (Milletler Sarayı) da görülmesi gereken yerler arasında.
Kayak merkezlerinden kültür ve sanat etkinliklerine, balayı otellerinden panoramik gezi trenlerine Avrupa turizminin yeni yüzünü temsil eden Cenevre, yüksek yaşama standartlarını paylaşmak için herkesi davet ediyor. Ne dersiniz, belki de Thomas More’un ütopyası gerçek olmuştur?
Leman gölü oldukça büyük olmakla birlikte su sporları içinde oldukça elverişlidir. Şehri göl tarafından seyretmek ayrı bir zevktir.
SAATİ ÇİÇEKTEN ÖĞRENİN!
Ne sizi zorlayacak trafiği, ne de keyfinizi kaçıracak gürültülü bir kalabalığı olan Cenevre’yi keşfetmenin en iyi yolu, uzun yürüyüşler yapmak. Dünyanın belki de en pahalı taksi ücretlerinin Bu arada ol-duğunu bilmenizde yarar var. Tarihi yapıları, çeşmeleri, heykelleri, bist-ro-ları ve çiçekli parklarıyla, sanki tümüyle turizm için düzenlenmiş oyuncak bir kente benziyor. En büyük yeşil alanlardan biri olan Jardin Anglais (İngiliz Bahçesi), dev bitki saatiyle ünlü. Şehrin saat endüstrisinin simgelemesi olan saati oluşturan binlerce çiçek ve bitki yılda iki kez yenileniyor. Mon Repos ve Perle-du-Lac Parkları’nın içinden geçilerek ulaşılan Botanik Parkı’nın yanısıra; iki yüzden fazla gül türünü barındıran La Grange Park, ilkbahar ve yaz aylarında bir çiçek bahçesine çeviriyor Cenevre’yi. Gül bahçesine gelenler için bir sürprizde, parkın sağ yakasında bulunan Brunswick Dükü’nün mozolesi, kentin en görkemli anıtları arasında. Sürgün edildikten sonra son yıllarını Cenevre’de geçiren dük, ölümünün ardından şehre muazzam bir servet bırakmış.
Nüfus bakımından en büyük ikinci şehir olan Cenevre, 192 bin nüfusa sahiptir. Şehrin yüzde 48‘i yabancılardan oluşur, burada yaklaşık olarak bin 500 Türk vatandaşı yaşamaktadır.
Servetini şehre bağışlayan Brunswick Dükü II. Charles’ın mezarı göl kıyısında artık tarihi bir anıt olarak yerini alıyor.