İsviçre ile imzalanan Arkeolojik Kültür Varlıklarının Yasa Dışı İthali ve Transit Geçişinin Önlenmesi ile İadesine Yönelik Anlaşma çerçevesinde 37 parçalık tarihi eser, Ankara’da bulunan Anadolu Medeniyetleri Müzesi’ne getirilerek, basın mensuplarına sergilendi. Eserler, yapılacak olan yenileme çalışmalarının ardından uygun görülen bir müzede sergilenecek.
“2002 yılından bu yana ülkemize iadesi sağlanan kültür varlığı sayısı 12 bin 76’ya ulaştı”
İsviçre’nin yanı sıra Amerika Birleşik Devleti’nin de aralarında bulunduğu 12 ülkeyle ikili anlaşmalar sağlandığını, bu anlaşmalar neticesinde bu ülkelerin ilgili makamlarıyla doğrudan iletişim ve işbirliği halinde çalışarak tarihi eserlerin Türkiye’ye getirildiğini belirten Kültür ve Turizm Bakanlığı Yurtdışı Kaçakçılıkla Mücadele Şube Müdürü Burcu Özdemir, “Ülkemiz ile İsviçre arasında geçtiğimiz kasım ayında imzalanan kültür kaçakçılığıyla mücadele alanındaki ikili anlaşmanın yürürlüğe girmesiyle birlikte ülkemizden yasa dışı çıkarılan kültür varlıklarının İsviçre’ye girişi de engellenmiş oldu. İsviçreli makamlara bu eserlere el koyma yetkisi tanındı ve bu eserlerin bakanlığımız uzmanları tarafından incelenmesine imkan sağlandı. Yapılan incelemeler neticesinde Anadolu kökenli olduğu düşünülen eserlerimiz için iade taleplerimiz oluşturulmakta. Bu doğrultuda geçtiğimiz yaz aylarında bu ikili anlaşma neticesinde iletişim ve işbirliği halinde çalıştığımız İsviçre Federal Kültür Bürosu yetkililerinin bize ilettiği bilgiler doğrultusunda eserler müze uzmanlarımız tarafından titizlikle incelendi ve oluşturulan raporlarla Kaçakçılıkla Mücadele Dairesi Başkanlığı uzmanlarının derlediği deliller ve bilgiler bir dosya haline getirilerek, iade talebimiz İsviçre makamlarına iletildi. Bunun üzerine bu 37 parça eserden oluşan grubun ülkemize iadesine karar verildi. 11 Ekim’de Bern Büyükelçiliğimizde düzenlenen törenle teslim alınan eserler, yine güvenli paketleme ve Türk Hava Yollarının desteğiyle içinde bulunduğumuz Anadolu Medeniyetleri Müzesi’ne taşındı. Burada da restorasyon ve konservasyon çalışmalarının ardından uygun görülen eserler müzede ziyaretçilerle buluşturulacak. Bu eser grubu içinde ağırlıklı olarak Urartu dönemi bronz eşyaları görmekteyiz. Urartular milattan önce dokuzuncu ve yedinci yüzyılları arasında Van Gölü’nü merkez almak üzere geniş bir medeniyet kurmuşlardır ve metal işçiliğinde oldukça ileri düzey bir medeniyet. Burada da bunun örneklerini görmekteyiz. At koşum takımları, bronzdan yine mobilya aksamları, bronz kazanlara aplike boğa başları karşımıza çıkmakta. Günlük kullanım kapları da var bunların arasında. Bunun yanı sıra bu eser grubu içinde milattan önce üçüncü yüzyıla tarihlenen bir eser var. Bu batı Anadolu, özellikle iç batı Anadolu’ya atfedilen bir eser. Beyce Sultan ve Kusura tipi eserler olarak adlandırılan eser tiplerinin bir birleşimi olarak karşımıza çıkıyor. Yine aynı zamanda gümüş bir vazonun parçasını görüyoruz. Bu da Anadolu’nun Roma dönemine tarihleniyor ve bir geyik figürümüz var yine Anadolu’nun Roma dönemine tarihlenmekte. 2002 yılından bu yana ülkemize iadesi sağlanan kültür varlığı sayısı 12 bin 76’ya ulaştı. Bunlardan 3 binden fazlası bu yıl iadesini sağladığımız eserler. İsviçre ve Amerika Birleşik Devletleri gibi ülkelerin de bulunduğu toplam 12 ülkeyle yaptığımız ikili anlaşmalar neticesinde bu ülkelerin ilgili makamlarıyla doğrudan iletişim ve işbirliği halinde çalışmamıza imkan sağlanmış oluyor. Amerika Birleşik Devletleri New York Manhattan Bölge Savcılığı’yla Kaçakçılıkla Mücadele Dairesi Başkanlığımızın geliştirdiği işbirliği ve yaptığı ortak çalışmalar neticesinde farklı gruplar halinde çok önemli eserlerin iadesi Amerika Birleşik Devletleri’nden sağlandı. Bunların arasında Perge’den kaçak kazılarla elde edilerek yurt dışına kaçırılan lahit parçaları, önemli seramik eserler ve Burdur ile bu Bubon Antik Kenti’nden yine yasa dışı yollarla edinilerek yurt dışına 1960’lı yıllarda kaçırılan önemli imparator heykelleri var. Bunlar büyük boyutlu bronz heykeller. Bunlardan iki tanesinin bugüne kadar iadesini sağladık ve bunların devamı için de çalışıyoruz. Yine hem Amerika Birleşik Devletleri hem İsviçre makamlarıyla yakın işbirliği halinde çalışmalarımız devam ediyor. İlerleyen süreçlerde de olumlu haberler almayı umuyoruz hep birlikte” ifadelerini kullandı.
“Eserler ait oldukları topraklarda korunmalı anlayışımızla çalışmalarımıza devam ediyoruz”
Özdemir, eserlerin ait oldukları topraklarda korunması anlayışının karşılıklı olarak gerçekleştirildiğini, Türkiye’de ele geçirilen eserlerin ivedilikle ait olduğu ülkelere gönderildiğini belirterek şunları kaydetti:
“Türkiye, Anadolu kökenli eserlerin peşine düştüğü gibi aynı zamanda farklı ülkelere ait eserlerin Türkiye’de yakalanması halinde derhal ilgili ülkelere iadesini gerçekleştiriyor. Bu anlamda Çin, Irak, Kazakistan gibi kültür kaçakçılığı konusunda mağdur olan ülkelere tarihi eserleri iade ediyoruz. Eserler ait oldukları topraklarda korunmalı anlayışımızla çalışmalarımıza devam ediyoruz.”