İsviçre’de Türkçe Dersleri Ne İfade Ediyor?
Türkçe ve Türk kültürü dersleri İsviçre eğitim sistemine entegre bir şekilde anadil dersleri olarak yeni yılla birlikte başladı. Derslerimiz okullardaki derslerin bitiminden itibaren yine İsviçre okullarında verilmektedir. Hafta içinde çarşamba hariç derslerimiz genelde 16.00-16.30 civarında başlamaktadır. Çarşamba günleri ise 13.30 gibi başlayan dersler iki ders saati sürmektedir. Bazı okullarda Cumartesi 10.00’da da derslerimiz olmaktadır. Derslerle alakalı en güncel bilgiye Bern Eğitim Müşavirliğinin internet sayfasından ulaşılabilir.
Türkçe derslerimiz sadece Türk öğrencilere değil, Türkçe öğrenmek isteyen ya da Türkçe ile bağını yitirmek istemeyen bütün ilk ve ortaöğretim öğrencilerine açık ve ücretsizdir. Derslere devam etmek isteyen öğrencilerimizin ilgili derse katılarak kayıt yaptırması yeterlidir. İsviçre çapında yaklaşık 145 farklı okulda Türkçe anadil dersleri vermekteyiz. Derslerdeki tecrübelerimiz gösteriyor ki anaokulda başlayan anadil derslerine devam da istekli ve sürekli olmaktadır. Bu nedenle anaokul yaşlarından itibaren öğrencilerimizin derslere devamını önemsiyoruz. Öğrencilerimiz zorunlu eğitimin sonuna kadar derslerimize devam edebilmektedir.
Öğrenci profilimiz içinde önemli bir yeri ebeveynlerden birinin Türkiye’den evlilik yoluyla gelenler doldurmaktadır. Özellikle anavatanla bağın daha güçlü olduğu ailelerde Türkçe anadil derslerine devam da sürekli olmaktadır. Fakat güçlü anavatan bağları olanlar kadar anavatanla bağı zayıflama endişesi taşıyanlar da Türkçe derslerinde öğrencimiz olmaktadır. Özellikle ebeveynlerden biri Türk olmadığında çocukların Türkçe ile bağı endişe kaynağı olmaktadır. Bu nedenle öğrenci profilimiz içinde çokça çok kültürlü yetişen öğrenciler bulunmaktadır.
Anadil derslerine en uzak duranlar ise endişeleri en az olanlardır. Özellikle ebeveynlerden ikisi de İsviçre’de doğmuş ve büyümüş olan Türk kökenlilerden oluşan ailelerde anadil derslerine ilgi azalmaktadır. Bu anlamda anadil derslerinin bu ailelerin dünyasında da anlamlı bir yeri olması şart görünmektedir. Bazı aileler çocuklarının Türk kültüründen kopmamasını isterken bazıları da en azından Türkçeye aşina kalmasını arzu etmektedir. Ancak hayatlarını İsviçre’de kurmuş olan bazı ailelerde Türkçe anadil dersleri anlamlı bir yer işgal etmemektedir. Öğrencilerin sportif ve sanatsal faaliyetleri ile anadil dersleri aynı kategoride değerlendirilmektedir.
Oysa anadil çocuklarımızın zihinsel düzlemlerinde kendilerini daha iyi ifade edebildikleri dildir. Muhtemelen birçok Türk kökenli ailede zamanla anadil Almanca ya da Fransızcaya doğru kaymış olabilir. Fakat bu durumda bile Türkçe köken dil olarak kimliğimizde otantik bir yer işgal ettiği kadar expatlaşan yeni nesillerin dünyasında bir fırsat dile de dönüşmektedir. Özellikle Türkiye ile artan ikili ilişkiler ve ticaret açısından eğitimlerini İsviçre’de tamamlayan ama Türkiye ile ilişkili işlerde çalışanlar açısından Türkçe yeni kapılar açmaktadır.
Dördüncü nesilden sonra anadille ilişki genel olarak duygusal anlamda zayıflasa da rasyonel olarak yeni bir ilişki biçimi gelişmektedir. Bu rasyonel ilişki de Türkiye ile Alman ve Fransız dünyasının ticari ilişkisinden beslenmektedir. Türkiye’de yerleşik Alman ya da Fransız firmalarının sunduğu imkânlar hiç de küçümsenmeyecek boyuttadır. Yaklaşık 7 binden fazla Alman şirketi, 5 yüz kadar Fransız şirketi ve 2 yüze yakın İsviçre şirketi Türkiye’de iş yapmaktadır. Türkiye ile ticaret yapanlar ise bu sayının çok üzerindedir. Bu nedenle Türkçe, hayatımızda sadece anavatana özlemden beslenen duygusal değil, ticari iletişim dili olarak rasyonel bir yer tutmaktadır.
Türkçe öğrenmek evde konuşulan dil Türkçe olmadığında kolay öğrenilen bir dil değildir. Cümle yapısı yani sentaks anlamında Batı dil ailesinden uzak olduğu için de her kelime bilgisi olanın maalesef Türkçe konuşmakta ve anlaşmakta zorlandığı bir dildir. Evde konuşulan dil Türkçe kaldıkça sentaks olarak Türkçeye yatkınlık da olmaktadır. Bu anlamda Türkçe derslerimiz yatkınlığı olan öğrencilerimiz için faydalı olmaktadır. Sonradan Türkçeye dönenler için ise Yunus Emre Enstitüsü gibi daha uzmanlaşmış kurumlardaki Türkçe dersleri gerekecektir. Zira onlara artık yabancılara Türkçe öğretimi metodolojisiyle yaklaşmak zorunlu olacaktır. İşler oraya varmadan hâlihazırda devam eden Türkçe ve Türk Kültürü derslerimize tüm Türk kökenli öğrencilerimizi bekliyoruz.