İsviçre'de yaşamak ve siyasi oluşumlarda aktif bir rol almak, bir kişinin anavatanı olan Türkiye'yi sevmesine kesinlikle engel teşkil etmez. Aksine, farklı bir kültürde ve yaşam tarzında bulunmak, kişinin kendi köklerini daha derin bir şekilde anlamasına ve bu kültüre olan bağlılığını artırmasına yardımcı olabilir. İsviçre'nin sunduğu yüksek yaşam standartları, etkileyici doğal güzellikleri ve zengin çok kültürlü yapısı, bireylere yeni ve çeşitli deneyimler kazandırırken; Türkiye'nin derin tarihi, renkli gelenekleri ve sıcak insan ilişkileri her daim bir özlem ve sevgi kaynağı olarak kalabilir. Bu iki ülke arasında bir denge kurmak, insanların kimliğini zenginleştirmenin yanı sıra, farklı bakış açıları geliştirmesine de olanak tanır. İsviçre'deki yaşam, yeni dostluklar edinme, farklı kültürel yaklaşımlar tanıma ve kişisel gelişim fırsatları sunarken; Türkiye ise sağlam aile bağları, köklü tarihi mirası ve samimi toplumsal yapısıyla bireyin ruhunu beslemeye ve ona güven vermeye devam eder.
Bu nedenle, her iki ülke de kişinin hayatında önemli ve vazgeçilmez bir yer tutar; birbirini tamamlayıcı unsurlar olarak değerlendirilebilir. İsviçre'de yaşamak, Türkiye’ye olan sevgi ve bağlılığı asla azaltmaz; aksine, bu iki dünyanın birleşimi, insanın yaşamına hem zenginlik hem de derinlik katabilir. Farklı kültürel deneyimler, insanların dünya görüşünü genişletirken, anavatanıyla olan bağlarını güçlendirir. Böylece, hem İsviçre'nin modern yaşam tarzı hem de Türkiye'nin geleneksel değerleri, kişinin kimliğinin önemli parçaları haline gelir. Bu durum, bireyin hem yerel hem de global düzeyde daha da zenginleşmesine ve her iki kültürü de içselleştirerek daha bütünsel bir yaşam sürmesine olanak sağlar. Sonuç olarak, farklı kültürlerin bir araya gelmesi, bireyin çok yönlü bir kimlik geliştirmesine ve zengin bir hayat deneyimi yaşamasına katkıda bulunur. Böylece, anavatan ile memleketin olan yaşadığın yer arasında kurulan bu bağ, bizlerin yaşamına anlam ve derinlik katar.
Ben İsviçre’deki sekiz yıllık milletvekilliğim süresince bu konudan hiç taviz vermedim. Türkiye ile İsviçre arasında devamlı köprü vazifesi üstlendim. Yeri geldiğinde de Anavatanım Türkiye'yi kıvırmadan gevelemeden açıkça her platformda çok sevdiğimi söylüyorum. Yani anlayacağınız, memleketim dediğiniz İsviçre'de hem siyaset yapabilir, hem de anavatanınız Türkiye'yi sevebilirsiniz.