Değerli Okurlar,
“İyi olmak kolaydır, zor olan adil olmaktır.” Gerçekten de çok doğru bir söz. İyi olmak ya da toplum nazarında iyi kabul edilmek kolaydır. Adalet ise en başta “doğru” olmayı gerektirir. Gerektiğinde risk almayı hatta doğruluk adına kötü olmayı göze almaktır
Adalet; şahısların hukukuna riayet etmek olarak anlam bulsada, geniş manada herşeyin yerli yerine konulması, dengeli ve eşit olması demektir. İnsanoğlu varolduğundan bu yana, adalet adına çok çeşitli kurallar uygulanmıştır. Bu kurallar; emir, buyruk, ferman, töre, gelenek, görenek, talimat, karar, kanun; adı her ne olursa olsun Hakkı gözetmek için uygulana gelmiştir. Hakkı gözetmek adına uygulanan hukuk kurallarının temelinde suç işleyenlere ceza vermek, suç işleme eğiliminde olanları caydırmak, toplumun vicdanını rahatlatmak vardır.
Dahası hakkı olana hakkını teslim etmek, eşitliği sağlamak, dengeyi korumak vardır. Meşru hukukun, yani yürürlükte olan hukuk kurallarının cezasız bıraktığı suçlar, yada yetersiz kalan cezalar vicdanlarda yara açar. Birde gizli kalan suçlar vardır. Yada yapanın yanına kar kaldığı sanılan haksızlıklar.
İşte tam burada İLAHİ ADALET devreye girer.
O adalet öyle bir adalettirki, Allah Resulünün Hadisi Şerifinde ifade ettiği gibi. "Yer ve gök adaletle ayakta durmaktadır." O hiç şaşmaz. Hiçbir varlığın müdahale edemedigi bir sistemle, herşey yerli yerindedir. Şüphesiz en Adil olan Yüce yaradan Allah'ü Teala dır. Biz müslümanlar bilirizki Allah'ü Teala'nın 99 güzel isminden biri El Adl dir. (El-Âdil) Allah'ın ismi olarak Adil, çok âdil demektir. "Asla zulmetmeyen, hakkaniyetle hükmeden, haktan ve doğrudan başkasını söylemeyen, bütün icraatında bu şekilde hareket eden" diye de tanımlanmıştır.
Allah, inanan herkese adaletli olmayı emretmiştir. Eğer kul ısrarla adaletten uzak durmayı seçerse işte o zaman ilâhi adalet tecelli eder. Allah´ın adaleti er ya da geç mutlaka tahakkuk eder, kimsenin yaptığı yanına kalmaz. Öyle ise kimse gücüne, kuvvetine, zorbalığına ve dayatmasına güvenerek kötülüğe yönelmesin. Unutmasın ki, Allah mühlet verir, tövbe etmeyi bekler, ama asla yapanın yaptığını yanına bırakmaz.