Almanlarla Fransızlar tarih boyunca onlarca savaş yaptı. Son olarak 10 Mayıs 1940 tarihinde Almanya, Fransa'yı işgal etti. Fransa, Almanlara sadece 6 hafta dayanabildi. Fransa, 22 Haziran 1940 tarihinde ateşkes antlaşmasına imza atmak zorunda kaldı ve Almanya bu antlaşmayla Fransa'nın kuzey ve batı bölgesini ele geçirdi. Almanya'nın Fransa işgali 4 yıldan fazla sürdü. 19 Ağustos 1944'e gelindiğinde, müttefikler, Fransız bölgelerinin çoğunu kurtarabildi. Müttefiklerin yardımıyla işgalden kurtulan Fransızlar, işgalci Almanların sınır dışı edilmelerini kutlarken Almanların işgali kolaylaştıran ve ülkesine hainlik etmekle suçlanan kendi vatandaşlarına aşağılayıcı muameleler yaptı.
Fransız yetkililer, hain ilan edilen kadınları saçlarını kazıtıp sokaklarda gezdirdi. Bazı kadınların yüzleri ve göğüsleri rujla çizilen Nazi sembolü gamalı haçla donatıldı. Kadınlar, sokaklarda bu şekilde çıplak yürünmeye zorlandı. Fransa'da bu aşağılayıcı durumu yaşayanların torunları halen hayatta. Almanya'nın Fransa sınırındakiler bunu çok iyi bilirler. Fransızlar Almanca bilmelerine rağmen Almanca konuşmazlar. Yıllar önce Fransa'da aracıma yakıt aldıktan sonra Mark’la ödeme yapmak istedim, yakıt istasyonu çalışanı Alman Markı’nı almadı. Aramızda tartışma çıktı sonra olaya polis müdahale etti. Polis önce kimlik kontrolü yaptı. Biz de Türk pasaportumuzu gösterince Fransızca olarak "Ce sont des turcs" sözünü hiç unutamıyorum. Biz Türk olduğumuz için markla ödeme yapabilmiştik. Anlayacağınız iki halk arasında devam eden husumet, öyle kolay kolay kapanacağa benzemiyor.
Fakat gelelim günümüz ilişkilerine. Almanya'da hükümet değişiyor ilk ziyaret Paris'e yapılıyor. AB ile yapılacak açıklamalar ortak yapılıyor. Bu siyasi ilişkiler hem liderler hem de bakanlıklar seviyesinde aynen devam ediyor. Oysa Almanya ile Fransa'nın anlaştıkları bir mesele yok denecek kadar azdır. Hatta 2. Dünya Savaşından sonra küllerinden yeniden doğan Almanya'nın yükselişi Fransa'yı tedirgin etmiş, bundan dolayı da amacı Almanya’nın bağımsız ve askeri güce dayalı bir devlet olmasını engellemek olmuştur. Cumhurbaşkanı Mitterand ve Şansölye Kohl döneminde ikili ilişkiler geniş kapsamlı ve farklı boyutlarda derinleşmesine rağmen Almanya’nın birleşmesine Fransa sıcak bakmamıştır. Bu minvalde Mitterand’ın “Almanya’yı o kadar seviyorum ki iki tane kalmasını istiyorum” sözleri unutulacak gibi değil.
Avrupa'nın en güçlü ekonomik gücüne sahip olan Almanya’nın bu gücünü AB merkezi Brüksel'de de hissettirmesi Fransa'yı çok rahatsız ediyor. İngiltere'nin AB'den ayrılmasından sonra birlikte yegâne nükleer gücü sahip olması, farklı sömürge ülkelerinde askeri yaptırımlarının varlığı Fransa'yı güçlü göstermeye çalışsa da hakikat hiç de öyle değil. Oysa Fransa AB içerisinde de yalnızlık yaşıyor. Fransa'nın bugünkü tarifini Avrupalılar "Çöplüğün üzerinde öten horoz" şekilde yapıyor.
Fransa’nın Rusya ile Libya'da aynı safta yer alarak darbeci Hafter’i desteklemesi Fransız-Alman ayrışmasını tetiklemektedir. Diğer yandan Almanya-Rusya arasında yapılan Kuzey Akım 2 Projesi hakkında ise Fransızlar, Almanları tutarsız olmakla suçluyor.
Macron, Türkiye lehine gelişen ABD-Türkiye Suriye anlaşmasını “Benim için şu anda yaşadığımız NATO’nun beyin ölümüdür” diyerek ABD’yi sert bir şekilde eleştirirken ABD ile NATO müttefikleri arasında stratejik karar alma süreçlerinde hiçbir şekilde koordinasyon olmadığını da ileri sürmüştür. Macron özellikle “Türkiye’nin, Fransa’nın çıkarlarının söz konusu olduğu bir bölgede (Suriye), koordinasyonsuz agresif eylemleri olduğunu” vurgulamıştır.
Macron'un NATO konusundaki çıkışına dönemin Almanya Başbakanı Angela Merkel “Transatlantik ortaklık bizim için vazgeçilmez” ifadelerini kullanarak Macron’un çok sert ifadeler kullandığından dolayı eleştirmiştir. Merkel, her zaman Avrupa’nın kendi güvenliği için daha çok sorumluluk üstlenmesi gerektiğinden yana olduğunu, ancak NATO üye ülkeleri arasında görüş ayrılıkları olsa da NATO’nun kilit önem taşıdığını vurgulamıştır.
Almanya’nın özellikle çaba sarf ettiği AB’nin Balkan açılımı çerçevesinde Arnavutluk ve Kuzey Makedonya’nın AB’ye tam üyelik müzakerelerinin başlaması, Fransa’nın vetosuna takılmış ve bu durum AB’de son derece hoşnutsuzluk meydana getirmiştir. Böylelikle Ekim 2019’da gerçekleşen AB zirvesinde fiilen Fransa’nın engellemesi üzerine Arnavutluk ve Kuzey Makedonya ile tam üyelik müzakerelerine başlama kararı alınamamıştır.
Doğu Akdeniz krizinde Almanya Türkiye ve Yunanistan arasında arabuluculuk görevini üstlenip tarafların krizi diplomatik yollarla masada çözmesi hususunda mücadele ederken Fransa, Almanya ile istişare etmeden aktif olarak Doğu Akdeniz meselesinde Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) ve Yunanistan’a askerî ve siyasî destek vererek bu ülkelerin Türkiye ile masaya oturmama hususunda cesaretlendirilmesini sağlamıştır. Alman hükümeti Fransa’nın bu fevri tavrıyla krizi derinleştirdiğine vurgu yaparak diplomatik dille eleştirmiştir.
Ekim 2020 tarihinde gerçekleştirilen AB Zirvesi’nde Yunanistan ve GKRY, Fransa ve Avusturya’nın desteğiyle birlikte Doğu Akdeniz’deki doğalgaz sondaj faaliyetleri nedeniyle AB’den Türkiye’ye sert yaptırım uygulanmasını talep etmiştir. Zirvenin hazırlık çalışmaları mahiyetinde önceden bir araya gelen AB Dışişleri Bakanları adına açıklama yapan Alman Dışişleri Bakanı Maas, Yunanistan ile Türkiye’yi masaya oturmaya ikna etme kararlılığını belirterek, Türkiye ile yaşanan gerginliği tırmandırmak istemediklerini söylemiştir. Aynı zamanda Alman hükümet sözcüsü benzer bir açıklama yaparak tarafların diyalog yoluyla krizi çözmek için masaya oturacak olmasını memnuniyetle karşıladığını, bunun iki NATO ortağı arasındaki ilişkiler, tüm bölgenin istikrarı ve Avrupa-Türkiye ilişkileri açısından önemli bir adım olduğunu vurgulamıştır.
Şimdiye kadar Fransa, ekonomisini Afrika’yı sömürerek ayakta tutmayı başardı. Almanya ve diğer Avrupalı ülkeler Fransız zulmünü görmezlikten geldiler. Hiç bir zaman birlik olmayı başaramayan Avrupa, Fransa’nın ihtirası ve Almanya'nın ekonomik gücü arasında ezildi. Almanya yıllık ihracatının 700 milyar Euro'dan fazlasını AB ülkelerine yapıyor. Almanya'nın Fransa'ya yıllık ihracatı 110 milyar Euro, Fransa'nın Almanya'ya olan toplam borcu 509 milyar Euro. Alman hükümetlerinin seçilir seçilmez neden ilk ziyaretlerini Paris'e yapıyor şimdi daha iyi anlaşılmıştır. Para sen nelere kadirsin?