Memleket ile gurbet arasında duygular, düşünceleri sıkışmış, herbirinin ayrı bir yaşam öyküsü oluşmuş adıda gurbetçi olmuş. Bu ifade bizi tarif ediyor,hep ikilem içinde yaşamlarımız bir yerlere sürükleniyor bazen direksiyona hakim olurken bazende bırakıyoruz ipin ucunu. Herhalde bunun adı gurbet yorgunluğu olsa gerek. Iki tarafa savrulurken, hep iki adresimiz, iki düşüncemiz, iki yaşayacak, yaşlanacak yer hayalimiz sürüp gidiyor. İkilerimiz hiç eksilmiyor buradaki yaşamı sürdürürken ,ikincisinin yani memleketin hayali,ümüdi dertleri bizden eksik olmuyor. Bu ikisi ile baş edebilmekde bir sanat oldu bu şekilde yasamı götürüyoruz. Beklentilerimiz bile ikinci bahara erteleniyor öteleniyor. Ruhumuz bir orda bir burda hatta birçoğumuzun ikinci vatandaşlığı bile var.Bu ikilerle hayatımız devam edecek,kararlarımızda hep bu ikilem olacak. Kolay değil biraz düşünürsek bizim hikayemiz.
Bu şartlarda ,aynı toprağın insanları dostça, arkadaşça yaşamak zorunda.Mekan değişsede kaderlerimiz aynı noktada düğümleniyor. Ayrışmada,kutuplaşmadan yaşamayı sürdürmek, sürdürebilmek lazım. Düşman olmak,düşman yaratmak,kin tutmak,kin kusmak kolay ancak bizler zorda olsa dost olmayı başarmak zorunda değilmiyiz. Çocuklar buralarda farklı ortamda,farklı hayat standartlarında büyürken onları birbirinden ayrıştıracak,birbirlerine dost olmayan gözlerle bakmalarına sebep olmak bize yani büyüklerine hiç yakışırmı. Bu biçilen elbise bize uymamalı, sevginin varlığını,tohumunu arkamızdan gelecek nesillere ekmek dururken herbirimiz ayrı sokakların insanı olmak kimseye fayda etmez.Bugüne kadar kavgaların,şiddetin kazananımı olduki bundan sonra bir kazananı olsun. Konuşmazsak, konuşamazsak inanın hergün bizler kaybediyoruz. Gün yarını kurma günü,yarınlar ancak dostluklar üzerine inşaa edilebilir. İnanıyorumki çoğumuz, ne savaştan, ne şiddetten yanayız ,o halde kavgayı döğüşü mahallemize toplumumuza sokmayalım. Dost olalım,zorda olsa dostluk kazanmalı. Bu konuda herkes üstüne düşeni yapmalı.
Dünyayı zor günler bekler iken ,kimse zannetmesinki bu zorluklar bizleri teğet geçecek,hepimiz gelen,yaklaşan problemlerden kaçamayız. Ancak dayanabiliriz,mücadele edebiliriz ama nasıl. Bunun yazılmış bir reçetesi yok ,ama güçlü bir ihtimali var o da kavgasız gütültüsüz,komşumuzla,iş arkadaşımızla barışık ve dost kalarak.
Yukarda dedim hep ikilerimiz var ,önümüzdeki günlerde iki tane de seçim var. 18 Ekimde İsviçre genel seçimleri var. Bu seçimlerde bizlerden, göçmenlerden adaylar var bu adaylara destek olup oy kullanma hakkı olanlar lütfen oylarını kullansınlar. İkinci seçim ise 1 kasımda Türkiyedeki seçimler, ancak gurbetçiler için havaalanlarında ve gümrüklerde oy kullanma işlemleri 8 ekimde başlıyor. Yıllardır gurbette oy kullanma mücadelesi verdik ve bu hakkımız artık sandıkların konsoluklarda kurulmasıyla gerçekleşti. O halde Türkiye 1 Kasım seçimleri için yoğun bir katılımla gurbetçi sesini Ankaraya duyurmalıdır. Türkiye seçimlerinin gurbette dostane,barış havası içinde geçmesi için hepimiz sagduyulu olalım.
29 Ekim Cumhuriyet Bayramınız ve Kurban Bayramınız Kutlu olsun.
Çocuklarımızı Türk kültür derslerine gönderelim,geleceğimize yatırım yapalım.
TEMA VAKFINA ÜYE OL, DESTEK OL,TÜRKİYE ÇÖL OLMASIN
Üzerinize vazife olmayan işlere karışın : BİR AĞAÇLA KARDEŞ OLUN