Seçim ve geçim
Geçen ay yazdığımız "Hem sandığa gidecek, hem de kendi adaylarımızı seçeceğiz" başlıklı yazımız okuyucularımızdan büyük ilgi gördü ve çok sayıda geri dönüş elde ettik. Anlaşılın şu ki Avrupa'daki vatandaşlarımız kendilerinin bizzat mecliste kendi gönderdikleri vekilleri tarafından temsil edilmek istedikleri açıkça ortaya çıkmıştır. Bu gerçeği siyasi partilerimizin de görmesini bekliyor ve Avrupa'yı veya yurtdışını müstakil bir seçim bölgesi olarak belirleyerek hak ettiğimiz vekil sayısını vermeleridir. Aksi takdirde oy beklentisi içinde olmak biraz zor olacak. İstanbul'un falanca bölgesindeki falanca aday yurtdışındaki Türk seçmen için hiçbir şey ifade etmeyecektir. Her türlü imkânsızlığa rağmen onlarca vatandaşımız farklı siyasi partilere müracaat ederek aday, adayı olarak ortayı çıkarak büyük bir medeni cesaret örneği sergilediler. Belki aday olma şansları olamayacak veya aday olmaları halinde üst sıralarda yer alamayacaklar buna rağmen verdikleri mücadele önemli bir talebin var olduğunu göstermektedir. İsviçre'nin sayılı işadamlarından Suat Şahin ve Cesur Çıtak Beyler her türlü fedakârlığı göz önüne alarak bu yola çıkmışlardır. Önemli bir çıkış yapan bu iki kıymetli vatan evladının zayi olmamasını diliyoruz.
Ülkemizin geleceğini yakından ilgilendiren 24 Haziran seçimleri hayati önem taşıyor. Yıllardır yönetim şeklinden kaynaklanan aksaklıklar bitecek ve yeni Türkiye'nin aydınlık yarınları için yeni yöneticiler belirlenecektir. Böyle hassas bir oylamada her oyun önemli bir yeri vardır. Zaten kazanırız, olmasa ikinci turda alırız gibi tembellik emarelerine yer vermemeliyiz. Belki bu seçimlerde kendi adayımız olmayabilir fakat gelecek seçimlerde bu böyle devam edecek demek değildir. Biz bu kavgamızı sonuna kadar vereceğiz ve hakkımızı alacağız.
Şimdi sandığa giderek oylarımızı kullanarak varlığımızı ortaya koymalıyız. Kendimiz oy kullandığımız gibi komşularımızı ve yakınlarımızı da sandığa gitmeye ikna edelim. Her bir oyun çok kıymetli olduğu bu seçimlerde zayi edilecek oyumuz yoktur. Türkiye'nin bu sisteme geçmemesi için batı medyası elinden geleni yapıyor. Her gün Cumhurbaşkanı üzerinden Türkiye'ye saldırılarını devam ettiriyorlar. Bir taraftan sizin siyasi kavganızı Avrupa'ya taşımayın diyen bati medyası diğer taraftan ise her gün Türkiye aleyhine haberler yaparak Türk kamuoyunu etkilemeye çalışıyorlar. Türkiye'nin başkanlık sistemine geçmesi Türkiye'nin menfaatine olacağını batı medyasının karşı durmasından anlamalıyız. Bunun için inadına sandığa giderek oy verecek ve Türkiye'nin üzerine oynanan oyunu bozacağız. Oy vermek partizanca bir yaklaşım değil, geleceğimizin oylanacağı bir seçimde kanaatimizi ortaya koymak olduğunu unutmamalıyız. Oy vermek bir lüks değil, milli ve manevi bir görevdir. Gelecek nesillerin koalisyon hükümetlerinin kısır kavgalarına mahkûm etmeyen seçim olacaktır. Vebali olan bu görevi severek yerine getireceğinizi umuyor, 24 haziran seçimlerinin ülkemizi ve insanımıza hayırlı olmasını diliyoruz.
Haydi sandığa.