Fetullahçı Terör Örgütü tarafından gerçekleştirilen darbe girişimi, İstanbul'da köprülerin kapatılması ve tankların sokaklara çıkarılması ile başladı.
Türkiye Büyük Millet Meclisi, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi ve Ankara İl Emniyet Müdürlüğü başta olmak üzere birçok devlet kurum ve kuruluşları bombalandı. Olayın münferit bir olay olmadığı, koordineli bir saldırı olduğu kısa sürede anlaşıldı.
FETÖ’nün darbe timleri, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a yönelik suikast amacıyla bir saldırı düzenledi. Cumhurbaşkanımızın ulusal televizyonda yayınlanan çağrısı üzerine halkımız, demokrasisini savunmak için meydanlara çıktı. Milyonlarca vatandaşımız darbeci terör örgütüyle gece boyunca mücadele etti.
16 Temmuz sabahında Türk Silahlı Kuvvetleri, Emniyet Genel Müdürlüğü ve demokrasisine sahip çıkan milletimizin çabalarıyla hain darbe girişimi bastırıldı ve darbeciler teslim alındı. Asker ve sivil toplam 252 şehit, 2740 gazi verdik. 15 Temmuz gecesi, Özel Kuvvetler Komutanlığı’nı korumak için canı pahasına direnen ve darbenin beyin takımı içinde yer alan generali etkisiz hale getiren Şehit Ömer Halisdemir gibi kahramanlar, darbecilere karşı set oldular. Vatandaşlarımız kapatılan Boğaz köprüsünde, şehit olma pahasına, hayatlarına kasteden darbecileri etkisiz hale getirmeyi başardı. Bu, milletimizin birlik ve kararlılığının test edildiği tarihi anlarından biridir.
Türk hükümeti darbe girişiminin ilk anlarından itibaren düzeni yeniden sağlamak ve failleri adalete teslim etmek için harekete geçti. Bu süreçte Sayın Cumhurbaşkanımız ve devlet görevlileri tarafından yapılan açıklamalarda darbe girişiminin komuta kademesi kontrolü dışında, Türk Silahlı Kuvvetleri’ne sızan yasadışı bir grup tarafından gerçekleştirildiği ortaya koyuldu.
FETÖ’nün darbe girişiminin arkasında olduğu kesinlik kazandı. ABD'de ikamet eden örgüt elebaşının, devlet içerisindeki paralel yapılanmasıyla bu hain eylemi gerçekleştirdiği ortaya çıktı.
Kazanılan zafer, sadece Türkiye’nin değil, tüm dünya demokrasi tarihinin en onurlu direnişlerinden biri olarak kaydedilmiştir.
Bugün de mücadelesini sürdüren Türkiye, özellikle yurtdışına kaçmış FETÖ’cü firariler ile elebaşlarının iadesi hususunda dost ve müttefik ülkelerden dayanışma beklemektedir. Uluslararası toplum içinde Türkiye’ye destek ile dayanışma pek çok ülke olsa da, müttefikimiz olan kimi ülkelerin darbe girişimine tepkisi yetersiz kaldı.
Bahsi geçen ülkelerin medyalarında darbe girişiminin ele alınış biçimi de Türkiye’yi tatmin etmekten uzaktı. Uluslararası ölçekte sorumluluk sahibi Batılı yayın kuruluşları 15 Temmuz gecesi yaşananları basitleştirme çabasına girişti. Ülkemizin demokrasisini hedef alan kanlı darbe girişimini “iki tarafın çekişmesi” şeklinde talihsiz bir ifadeyle haberleştirdiler.
15 Temmuz hain darbe girişimi sonrası, Pensilvanya’da yuvalanmış olan örgüt elebaşının iadesi için çok kez girişimde bulunulmasına rağmen, müttefikimiz ABD’den bu konuda olumlu bir dönüş alınamadı. Demokrasimize yönelik bir tehdidin varlığı söz konusuyken gösterilen bu tutum, bizim için üzüntü verici oldu.
FETÖ’nün müttefik ülkelerimiz de dahil olmak üzere pek çok farklı coğrafyada faaliyet göstermeye devam ettiğinin bilincindeyiz. Sadece Türkiye’nin değil, sınırları içinde varlık gösterdiği bütün devletlerin güvenliğini tehdit eden bu terör örgütüyle her alanda mücadele etmeye devam edeceğiz.
Hain darbe girişimi sonrasında demokratik kurumlarını daha da güçlendiren bir ülke olarak, vatandaşlarımızın canına ve ülkemizin bağımsızlığına kasteden terör örgütüyle mücadelemiz her alanda sürecek.
O kanlı gecede hayatlarını feda eden vatandaşlarımızın anısını, Türkiye’nin istiklal ve istikbalini koruyarak onurlandırmaya devam edeceğiz.
Prof. Dr. Fahrettin ALTUN
Türkiye Cumhuriyet İletişim Başkanı