Röportaj:Cemil Baysal / AARGAU-
3 Aralık günü her yıl kutlanan dünya engelliler gününü geride bıraktık. İsviçre'de toplamda 325 bin civarında olduğu tahmin edilen görme engellilerin, yaklaşık 10 bininin tamamen görme engelli olduğu tahmin ediliyor. 325 binden görme engelli arasında bizden birisi Aargau Kantonu'nda ikamet eden Selamet Aydoğdu. Selamet Aydoğdu'nun bazen duygulandıran bazen düşündüren cevaplarını sizlerde keyifle okuyacaksınız.
Hayatında hiç görmemiş, doğuştan görme engelli. Aargau Kantonu Bilgisayar Dairesinde Bilgisayar Mühendisi olarak %100 çalışan Selamet Aydoğdu'nun, mesleki ve okul geçmişi bir çok engelsiz statüsündeki insanı utandıracak nitelikte. Günlük yaşamında bir çok engelsiz insanın kullanmadığı ve sahip olmayan yeteneklere sahip olan Selamet Aydoğdu, her türlü engellere rağmen, sorunsuz bilgisayar kullanmanın yanısıra,konuşan cep telefonu sayesinde aramalar yapabiliyor, gelen aramalara cevap verebiliyor, E-Mail okuyup yaza biliyor.
GİDEBİLDİĞİ YERE KADAR
Selamet Aydoğdu:"İmkanlar el verdiği sürece amacım gidebildiğim yere kadar gitmek. Çünkü öğrenmenin yaşı, aşılamayacak engel yoktur" Selamet Aydoğdu iki ay önce başladığı yeni meslek okulunun 1,5 yıl süreceğini belirtti ve hedefinin 'Applikationsentwickler mit eidg. Fachausweis' karnesine sahip olabilmek olduğunu dile getirdi. Amaç programcılığın yanısıra, proje yöneticiliği yapmak olduğunu dile getiren Aydoğdu, gelecek yıllarda Fachhochschule'ye giderek mesleki kariyerini üst seviyelere taşımak. Günlük yaşamında teknoloji imkanlarından faydalandığını belirten Selamet Aydoğdu, özellikle iş aramalarda engelsiz statüsündekilere oranla dezavantajlı olmamak ve eşit şartlarda yarışabilmek için daha fazla karne ve diploma gerektiğini vurguladı.
KENDİMİ KANITLAMAKTA ZORLANIYORUM
Çalıştığım iş yerinde Windows işletim sistemli bilgisayar kullanıyorum. Ekranda yazılanları okuya bilmek için, JAWS isimli bir ekran okuyucu mevcut. Ayrıca USB üzerinden yazıları kabartma yazıya çeviren bir alet var. Adı Brailleterminal. Teknolojinin yoğun desteği olduğu gibi, bazen çok engeli var malesef. Ve teknoloji ilerledikce sorunların hep yenileri eklenecek. Örneğin bulunduğum iş yerinde bazı programlar ekran okuyucum tarafından düzgün okunamıyor. Kimsenin asıl problemi anlamadığı için, bazen kendi sorunumu kendim çözmek zorunda kalıyorum. Bir başka sorunda yapmış olduğum kurs ya da mesleklerde kullanılan kitapların görme engellilere uyumlu tasarlanmaması. Fakat İsviçre'nin vermiş olduğu maddi destek sayesinde gerekli kitaplar elektronik kitaplara dönüştürüle biliyor. Fakat bu dönüşümünde zamana ihtiyacı olduğu nedeniyle yeterli zaman önce hangi derste hangi kitapların kullanılıp kullanılmayacağınıda önceden belirlenmesi gerekiyor. Bir de asıl meslek okulu yaptıktan sonra iş bulmakta oldukça zor olduğu gibi, engelliler için bu zorluk bir kez daha katlanıyor. Siz olsaydınız sağlıklı mı yoksa engelli bir insanı iŞe almak isterdiniz? Bu nedenle bir görme engelli olarak başarımı kanıtlamak bir kat daha zorlaşıyor.
İş hayatının büyük bölümü teknoloji ağırlıklı geçen Selamet Aydoğdu yine boş zamanlarında da Linux isletim sistemli Server ve Dreambox, konuşan dokunmatik cep telefonu gibi cihazla incelemekle zaman geçirmeyi seviyor.
Gözlerin açılıp görebilme imkanın olsa en çok neleri görmeyi arzulardın sorusuna
Selamet Aydoğdu, ''Bu kolay soruya cevap vermek oldukca zor. Allah beni görmeyen gözlerle yarattı, fakat şükürler olsun ki onun karşılığında çok daha fazlasını verdi. Yine de olur ya bir gün görme imkanım olursa, yürüdüğüm yolları, güneşin doğusunu, Ayın parlayışını görmek isterdim.''
Hiç güneşi,, ayı, denizi, okyanusu, gökyüzünü görmeyen, ateşi görmeyen bir görme engellinin bu ve benzer cisimlerin adını duyunca kafasında ne şekillendiriyor veya nasıl hayal ediyor.
sorusuna Selamet Aydoğdu şöyle cevap Verdi:
Deniz tuzlu, ateş sıcak. Yani dokunup duya bildiğim ya da tadına bakabildiğim her şey işte böyle aklımda kalıyor. Benim için onların nasıl göründüğü hiç önemli değil. Dokunamadiğım şeyleri ancak nasıl olduğunu ezberliyorum. Örneğin gökyüzü mavi olunca güzel bir şey olduğunu biliyorum. Çünkü mavi renk daima güzelliklerle baglantılıdır. Karanlık ise daima korkuyla baglantılı. Özetle duyamadığımm, hissedemediğim ya da tadamadığım her şeyi duygularımla yorumluyorum. Tıpkı gören bir insanın bile bir radyo dalgasını, TV sinyalini ya da elektrik akımını görmeyip hayal edip kafasında yorumladığı gibi.
|