Beni Gafner, Bern
SORU: Sayın Büyükelçi, geçen yıl gerçekleşen başarısız kanlı darbe girişiminin önemli hususları tam olarak gün yüzüne çıktı mı?
İLHAN SAYGILI: Birçoğu açığa çıktı ancak bazıları halen bilinmiyor. Bilinen bir şey var ki o da bu darbe girişiminin arkasındaki kişinin Fethullah Gülen olduğudur. 2016’da 15’i 16 Temmuza bağlayan gece başarısız darbe girişimin tam olarak nasıl gerçekleştiği de biliniyor. Çok geniş ve dallı budaklı bir yapıyla karşı karşıya olduğumuz için soruşturmalar halen devam etmektedir. Bu terörist yapının başındaki Fethullah Gülen, kendini hiç de mütevazı olmayan bir şekilde “kainat imamı” olarak kabul etmektedir.
SORU: Hükümetiniz, binlerce kişinin kısa bir zaman içinde tutuklanması ve cadı avı yapıldığı ile suçlanmaktadır. Nasıl oluyor da birkaç hafta ve ayda bu kadar çok darbeci ve darbenin arkasında olduğu düşünülen kişilerin kimliği polis ve yargı tarafından ortaya çıkarılabiliyor?
İLHAN SAYGILI:Öncelikle şunu tespit etmek lazım, bu darbe girişiminin ardında FETO (Fethullah Gülen Terörist Örgütü) ve ona bağlı olanların en üst düzeyde yer aldığı kesin olarak kanıtlanmış bulunmaktadır.
SORU: …Ne ölçüde?
İLHAN SAYGILI:Birçok kanıt var. Darbe girişiminin karargâhı yani ana merkezi Ankara’nın güneybatısında yer almaktadır. Gülen’e çok yakın 2 kişi darbe girişiminden çok kısa bir zaman önce ABD’den buraya gelip buluşuyor. Bu kişiler üst düzey askerler ile özel evlerde buluşuyordu. Bunların hepsi kayıtlı ve aydınlatılmış bilgiler. Hatta darbe girişiminin hemen öncesinde ve esnasında gerçekleşen önemli görüşmelerini dahi tespit edebildik. Darbe girişimini gerçekleştirenler o gece bir çeşit messenger iletişimi olan‘whatsapp’ı kullandılar. Ancak bunun öncesinde özel ve gizli bir uygulama olan ‘Bylock++’ programını kullanıyorlardı. Bu uygulama hiyerarşik olarak birçok kademe ile şifrelenmiş, böylece görüşme yapanların kimlikleri makamlarımız tarafından ortaya çıkarılamadan gizli olarak görüşme imkanı bulmuşlar. Bu şifreli haberleşme ağının ortaya çıkarılması ile çok kısa bir sürede görüşmeleri yapan kişiler tespit edilerek dava açılmıştır. Ardından ordu subayları da, Gülen’in yakınlarından talimatları aldıklarını kabul etmişlerdir. Bu ve buna benzer birçok kanıt sayesinde Meclis Araştırma Komisyonu, Gülen ve hareketinin, yani FETÖ terör örgütünün bu darbe girişiminin ardında olduğu sonucuna varmıştır.
SORU: Cumhurbaşkanınız Erdoğan, geçmişte Fethullah Gülen ve onun cemaati ile birlikte çalışıyordu, neden?
İLHAN SAYGILI:Gülen hareketi eskiden Hükümetin yanında yer alarak ordunun bu iktidar taleplerini bitirmek istediğini öne sürmüştü. Ancak bugün açıkça belli oldu ki, kendileri iktidarı ele geçirmek istemişler. Bu gayeye ulaşmak için yıllarca sadece ordu, yargı ve emniyette değil hatta benim bağlı olduğum Dışişleri Bakanlığında bile sistemli olarak kadrolaşmışlar. Bu terör örgütünün gerçek yüzü geçen yıl 15’i 16 Temmuz’a bağlayan gece daha net ortaya çıktı. Bu darbe girişiminde tanklar, polis ve sivillerin üzerine ateş açtı, zırhlı araçlar insanları ezdi, savaş helikopterleri ve F-16 savaş uçakları kullanıldı. Köprüler tutuldu, Meclisimiz, polis ve askeri yerleşkelerimiz bombalandı ve ateş altına alındı. 250 şehit ve 2000’in üzerindeki yaralı ile Türkiye tarihinin en kanlı darbe girişimini yaşadık.
SORU: Bugün için Gülen hareketini ne kadar tehlikeli olarak görüyorsunuz?
İLHAN SAYGILI:Türkiye’de olası bir darbe tehlikesi büyük ölçüde ortadan kaldırıldı. Ancak FETÖ’nün yaklaşık 160 ülkede mensubu bulunmaktadır. Örgüt zengin ve önemli kaynaklara sahip bulunmaktadır. 15 Temmuz’a kadar sadece Türkiye’de yaklaşık 10 Milyar Dolar tutarında mal varlığı olan FETÖ’nün tüm dünyada 100 Milyar Dolar civarında kaynağı bulunduğu söylenebilir. Terör örgütü mensupları gelirlerinin %10’unu örgüte veriyor. Ayrıca sözde yardım kuruluşları ve vakıflardan gelen meblağlar da sözkonusu. Her kademede Gülen okulları hatta üniversiteleri var. Örgüte dahil olan birçok şirket ve medya kuruluşu bulunmaktadır. FETÖ’den gelecek olan tehlikelerin halen var olduğunu tahmin ediyoruz. Türkiye’deki başarısızlığın ardından küresel faaliyetlere yoğunlaştıklarını düşünüyoruz. Ancak bu durumun somut olarak nasıl şekilleneceğini henüz bilmiyoruz.
SORU: Gülen hareketi mensuplarının 160 ülkede olduğunu söylediniz. İsviçre’de de var mı?
İLHAN SAYGILI:Evet. Burada Gülen hareketine dahil olduğunu düşündüğümüz özel okulları ve eğitim merkezleri var. Bu başarısız kanlı darbe girişiminin ardından örgüte güven duyanların ve çocuklarını bu okullara gönderenlerin sayısının azaldığını gözlemliyoruz.
SORU: ABD - sizin NATO ortağınız- neden bir numaralı devlet düşmanınız Gülen’i size iade etmiyor?
İLHAN SAYGILI:Bununla ilgili olarak ABD ile görüşmelerimiz devam ediyor. Delilleri ilettik, ABD makamları inceliyor. Süreç devam ediyor.
SORU: Darbe öncesi istihbarat teşkilatlarınız Kürt PKK üzerinde çok mu yoğunlaştı da FETÖ’den gelen tehlikeyi küçümsediler?
İLHAN SAYGILI:Bu konuda net olan bir şey var ki, o da bizim Gülen ağını darbe girişiminden önce, Aralık 2013’ten bu yana göz önünde bulundurduğumuzdur. Devlet içine yerleşen bu yapıyı tam olarak ortaya çıkarmaya çalışıyorduk. Ancak darbecilerin insanlık dışı vahşetleri beklenmedik bir gelişme oldu. Bir hususu daha açıklamama izin verin.
SORU: Neyi?
İLHAN SAYGILI:Hükümet güçlerinin yanısıra, halkın içinden de binlerce sivil, hem de farklı siyasi görüşlerden, o gece darbecilere karşı durdu. Televizyon ve radyo istasyonlarının korkusuzca verdiği haberler ve Sayın Cumhurbaşkanımızın çağrısı üzerine halk cesurca sokağa çıkarak saatler içinde darbeyi başarısız hale getirdi. Böylece, halk sonuçta demokrasiye sahip çıktığını da açıkça göstermiş oldu.
SORU: Bu demokrasinin mantıki sonucu olarak ülkenizde daha yoğun olarak federalizmi ele almak uygun olmaz mıydı? Mesela Kürtlere demokratik yollarla belirli ölçüde özerklik verilemez mi?
İLHAN SAYGILI:Her ülkenin kendine özgü koşulları ve sistemleri vardır. Türkiye, Fransa gibi üniter bir devlettir. Federalizm gündemimizde bulunmamaktadır. Kısa bir süre önce Halk tarafından kabul edilen anayasada da bu öngörülmemiştir. Hükümetimiz kararlılıkla önemli demokratik reformlar gerçekleştirdi. Bu reformlar tüm vatandaşlarımıza daha fazla hak ve özgürlük getirdi. Ancak başlatılan çözüm süreci terör örgütü PKK tarafından istismar edildi. Unutulmamalıdır ki, bir terör örgütü olan PKK binlerce kanlı saldırının sorumlusudur. Hiçbir devlet yoktur ki bu şartlar altında anayasa, kanun ve düzen düşmanlarına daha fazla müsamaha göstersin. Bu, gerçekçi bir yaklaşım değildir.
SORU:11) Rahatsız eden bir başka konu da gazetecilerin Türkiye’de hapiste olması. Polis şiddeti ihtimali ile karşı karşıya olsam, haftalık olarak İstanbul’dan Basel’e hükümetinizi eleştiren haberler göndermem mümkün olabilir miydi?
İLHAN SAYGILI:Hakkımızda televizyon ve gazetelerde çıkan tüm eleştirilerin cezaevlerinden geldiğine inanmıyorsunuz değil mi? Türkiye’de hemen hemen her gün çok fazla eleştirel haberler yayınlanır ve bunlar sadece yurt dışından gelenler değildir. Örneğin Hürriyet gazetesini okuyun, Sayın Cumhurbaşkanımızı eleştiren birçok haberler yayınlar. Tutuklu olan her gazetecinin farklı bir hikayesi var. Hiçbir gazeteci, gazetecilik faaliyetlerinden dolayı tutuklu değil. Tutuklu olanlar ya adi suç işleyen ya da terör eylemlerinde bulunan veya kanun dışı ağır bir suç işleyen kişilerdir. (Şakayla) Sizin bu kategoride olmadığınızı düşünüyorum.
SORU: Özel bir soruya izin verir misiniz Sayın Büyükelçi? Sizin biyografinizde askeri okullarda okuduğunuz yazıyor. Ayrıca Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı şahsen ne kadar tanıdığınızı öğrenmek istiyorum. O da sizi tanıyor mu?
İLHAN SAYGILI:Evet, tanıyor. Dışişleri Bakanı’nın Özel Müşaviri iken Sayın Cumhurbaşkanımızın neredeyse her yurtdışı ziyaretine katıldım. Orduda hiç kariyer yapmadım, ama 4 yıl askeri lisede okudum. Buradaki eğitimim ilginç bir deneyimdi.
SORU:İsviçre’ye devlet başkanı düzeyinde bir ziyaret planlıyor musunuz?
İLHAN SAYGILI:Türkiye’nin kurucu belgesi olan Lozan Antlaşması ile Montrö Boğazlar Sözleşmesi’nin imzalandığı ve Medeni Kanunu aldığımız İsviçre ile ilişkilerimiz her zaman özel önem taşımıştır. Ticaret ve yatırımlar başta olmak üzere ikili ilişkilerimizi farklı boyutlarda daha da geliştirmeyi arzu ediyoruz. İsviçre’ye son devlet ziyareti 2010 yılında Türkiye Cumhurbaşkanı Gül tarafından gerçekleştirildi. Şimdi ziyaret sırası İsviçre’de.
SORU: Bir zamanlar, tarafsız küçük bir devletin uluslararası dünya sahnesinde arabulucu olarak yer yer alması burada bile sorgulanmıştı. Tarafsız küçük bir devlet (olan İsviçre’nin) küresel dünya sahnesindeki rolünü siz nasıl görüyorsunuz?
İLHAN SAYGILI:Kriz ve anlaşmazlık zamanlarında İsviçre gibi tarafsız devletler değil de kim çözüm için aracılık edecek? Zürih Protokolleri ile sonuçlanan Türkiye ve Ermenistan arasındaki yakınlaşma sürecini hatırlatmak istiyorum. İsviçre burada önemli bir kolaylaştırıcı rolündeydi. Bu konuda şüphe yok… İsviçre’nin tarafsızlık rolüne farklı meselelerde halen ihtiyaç bulunduğunu düşünüyorum. Yabancı düşmanlığının, dini aşırılığın ve radikalizmin hakim olduğu günümüzde - barışın işareti olarak - karşılıklı anlayış ve saygıya daha çok gereksinim duyulmaktadır.