Geçtiğimiz haftalarda küçük bir gruptan oluşan bir heyetle Ankara'da bazı temaslarda bulunduk. Kısa bir temas gezisi olmasına rağmen çok olumlu geçtiğini, her istediğimizi aldık demek çok doğru bir yaklaşım olamaz. Fakat çok önemli bir şey öğrendik. Bundan sonra ne istiyorsak bizzat kendimiz giderek talebimizi kendimiz dillendirerek çözüm bulmamız gerekiyor. Bekli ilk seferde netice alamayacağız lakin Ankara'da iş yaptırmanın yolu bizzat giderek, ısrarla takip etmek suretiyle neticeye varılacağını gördük. Biz Ankara'ya dilenmeye gitmedik. Talebimiz ve çözüm önerilerimizi sununca muhataplarımız olumlu yaklaştılar. Bir de Avrupa'da görev yapmış, şimdiler de Ankara'da bürokrat olarak çalışan dostlarınız varsa işiniz daha da kolay oluyor. Yani bu zamana kadar gelenlere anlattığımız sorunları bizzat giderek birinci elden anlatarak, takipçisi olacağız.
Bahsettiğim gibi küçük bir grupla gittik. Bundan sonraki Ankara görüşmelerimize müştereklerde birlikte çalışacağımız STK'lar birlikte hareket etmek gücümüze güç katacaktır. Ne kader çok katılım o kadar tesirli oluyor. STK'lar bundan böyle Ankara'nın yolunu öğrenmelidir. Ankara eski Ankara olmadığı gibi, biz de klasik gurbetçi değiliz. Oylarıyla meclise vekil gönderebilen, ne istediğini ve nasıl elde edeceğini bilen, çözün odaklı makul tekliflerle vatandaşlıktan kaynaklanan haklarını arayan bireylerin temsilciliğini yapmaktayız.
Emeklilik, askerlik, Türkiye'ye gümrüksüz araba çıkarmak veya THY'nin biletleri ucuzlatılsın gibi sıradan sorunların yerine onlarca sene sonra çocuklarımızın toplumumuzun geleceğini şimdiden görerek önlem almak, yaşadıkları toplumda eğitim seviyelerinin yükseltilmesi gibi hayati konulara yönelmeliyiz. Bundan sonra bizden oy alacak siyasi partiler bizi muhatap kabul etmenli ve bizi dinleyerek bize yatırım yapmalıdır. Biz Avrupa'daki Türkler bütün siyasi partilerin ortak noktasıyız. Biz Türkiye'nin yurtdışındaki yüzüyüz, elçisiyiz. Biz onların vatandaşı olduğumuz kadar onlar da bizim siyasilerimizdir. Birbirimize ayni mesafeden ayni seviyeden bakarak daha güçlü olmaya adım atmalıyız.
Artık yarım asrı geçkin bir zamandır devam eden "gurbetçi" kısırdöngüsüne son verilmelidir. Hem Ankara hem de bizler artık bu gerçeği görmeli ve kalıcı çalışmalar yapmalıyız. Biz, geminin karadan idare edilemeyeceğini gördük. Ankara da bazı gerçekleri görmelidir. 2023-2071 gibi hedeflerde biz "Yurtdışı Türleri" veya uluslar arası deyimle "Diaspora" olarak neredeyiz?. Bizim için neler düşünüyorlar neyi planlıyorlar, bu hedeflerin neresindeyiz? Secim öncesi bize vaat edilen meclisteki yurtdışı vatandaşların sorunlarıyla ilgilenecek ve her siyasi partinin vekil vereceği komisyonun kurularak çalışmalarına başlamalıdır. Hatta bu komisyona yurtdışında yani bizden de temsilciler alınmalı ve sorunları birlikte çözüm yolları bulmalıdırlar. Ankara ziyaretimizde bizlere destek vererek toplumun sorunlarını kendi sorunu olarak kabul ederek elini taşın altına koyan İsviçre Türk Toplumu (İTT) Genel Başkanı Levent Karaağaç, Bern Büyükelçiliği Din Hizmetleri Müşavir Vekili Eşref Dalkıran, MÜSİAD İsviçre Başkanı Cesur Çıtak, Başkan Vekili Şeref Yıldız, Başkan Yardımcısı Yakup Aydın'a teşekkür ediyoruz. Bu hassasiyeti diğer kuruluşlarımızdan da bekliyoruz.