Yargıtay Başsavcılığı, karara itiraz etti. Ceza Genel Kurulu, kadının ‘Haberleşmenin gizliliğini ihlal’ suçundan cezalandırılması gerektiğine hükmetti.
Bir süredir eşiyle geçimsizlik yaşayan kadın, Aile Mahkemesi’ne boşanma davası açtı.
Yargılama sürecinde davaya delil bulma telaşına kapılan kadın, kocasına ait Facebook hesabına girdi.
HEM KENDİNE HEM KOCASINA MAİL ATTI
Kocasının annesiyle yaptığı yazışmaları kendi e-mail adresine gönderen öfkeli kadın, kendisine hakaret edilen satırları kocasının e-mail adresine göndermeyi de ihmal etmedi. Hayatının şokunu yaşayan koca ise karısını Asliye Ceza Mahkemesi’ne şikayet etti.
Kadın hakkında 2 yıla kadar hapis talebiyle ‘Haberleşmenin gizliliğini ihlal’ suçundan dava açıldı. Aile Mahkemesi de bu süreçte tarafların boşanmasına hükmetti.
Asliye Ceza Mahkemesi, aile birliği içinde tarafların birbirlerinin sosyal medya hesaplarını bildiği gerekçesiyle kadının beraatine hükmetti.
DEVREYE YARGITAY CEZA GENEL KURULU GİRDİ
Kararın temyiz edilmesiyle devreye giren Yargıtay 12. Ceza Dairesi kararı onadı. Daire’nin bir üyesi karara şerh koydu. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise kararın bozulması talebinde bulundu.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu’ndan yapılan açıklamada:
“Sanık ile davacı aralarındaki boşanma davasının devam ettiği ve fiilen ayrı yaşadıkları dönemde, katılana ait Facebook hesabının şifresini bir şekilde ele geçirdiği ortadadır. Bu şifreyi kullanarak davacının Facebook hesabının özel kısmında yer alan mesajlar bölümüne girip katılanla kayınvalidesinin birbirlerine gönderdiği boşanma sürecine ilişkin açıklamaların ve kendisine yönelik hakaret içeren ibarelerin yer aldığı mesajları, önce kendi elektronik posta adresine, daha sonra da gıyabında yapılan yazışmalardan haberdar olduğunu bildirmek için katılanın elektronik posta adresine göndermiştir.
Sanığa atılı haberleşmenin gizliliğini ihlal suçunun genel kastla işlenebilen suçlar arasında yer alması, somut olayda sanığın, katılan ile annesi arasındaki yazışmaları bilerek ve isteyerek öğrenip kaydettiği hususunda bir kuşku bulunmadığı aşikardır. Her ne kadar sanık suça konu yazışma içeriklerini katılanın rızası ile kendisine verdiği şifreyi kullanmak suretiyle öğrendiğini savunmuş ise de sanığın Facebook hesabına girebileceğini bilebilecek durumda olan katılanın, hayatın olağan akışına göre bu mesajları ya hiç yazmayacağı ya da yazmış olsa bile sileceği gözetilmelidir.
Sanığın suçtan kurtulmaya yönelik savunmasına değil katılanın aşamalarda değişiklik göstermeyen sanığa şifresini vermediği yönündeki beyanlarına itibar edilmesi gerekir. Kaldı ki katılanın bir şekilde Facebook hesabının şifresini katılana vermiş olduğu kabul edilmiş olsa dahi bu durumun katılanın Facebook mesaj içeriklerine her zaman ulaşılmasına rıza gösterdiği şeklinde yorumlanamaması ve sanığın suça konu mesaj içeriklerinden haberdar olması konusunda katılan ve annesinin birlikte rıza göstermemeleri nedeniyle somut olayda bir hukuka uygunluk sebebi bulunmamaktadır” ifadelerine yer verildi.
HABERLEŞMENİN GİZLİLİĞİNİ İHLAL
Açıklamanın devamında:
“Öte yandan sanığın söz konusu mesajları boşanma davasına ilişkin yargılamada delil olarak sunduğuna ilişkin dosyaya yansıyan bilgi ve belge bulunmadığı gibi sanığın da bu yönde bir savunmasının bulunmaması, sanığın mesajları delil olarak kullanması halinde dahi sanığın kendisine karşı işlenmekte olan bir şuçla ilgili olarak, bir daha kanıt elde etme ve yetkili makamlara başvurma imkanının olmadığı ani gelişen bir olaydan da söz edilememesi hususları birlikte değerlendirilmelidir. Sanığa atılı TCK’nın 132. maddesinin birinci fıkrasının ikinci cümlesinde düzenlenen nitelikli haberleşme gizliliğini ihlal suçunun tüm unsurlarıyla oluştuğu kabul edilmelidir.
Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının kabulüne, Özel Dairenin onama kararının kaldırılmasına ve Yerel Mahkeme hükmünün, sanığın atılı haberleşmenin gizliliğini ihlal suçundan mahkûmiyeti yerine beraatine karar verilmesi isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmelidir. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının kabulüne, Yargıtay 12. Ceza Dairesi’nin onama kararının kaldırılmasına, Asliye Ceza Mahkemesi’nin hükmünün, sanığın atılı haberleşmenin gizliliğini ihlal suçundan mahkûmiyeti yerine beraatine karar verilmesi isabetsizliğinden oy çokluğu ile bozulmasına karar verilmiştir.” ifadeleri kullanıldı.