Hâlik-i Zülcelal’in biz insanlara ikram etiği en büyük hazinelerden birisidir akıl..
İnsan için hayati öneme haiz olan ve bir anlamda da insanı insan yapan özelliklerin en mühimlerindendir..
Doğruyu yanlışı birbirinden ayırt edebilmek, hikmetli konuşabilmek, derin düşünebilmek, incelikleri kavrayabilmek, ancak akıl sayesinde mümkündür..
Buna mukabil, bir de hırs vardır..
O da her insanda bulunan, azı bazen iyiye delâlet eden, çoğu ise kişinin mahfı perişan olmasına sebep olan bir haslettir..
İnsanoğlu bazı zamanlarda bu iki olguyu birbirine karıştırır..
Bazı insanlar nedendir bilinmez bu iki hasleti karman çorman bir hale getirir..
Yani, hırs aklın önüne geçtiği vakit pirincin taşı bir türlü ayıklanmaz!..
Mesela; sadece aklını kullanması gerektiği bir anda, kişi işin içine hırs katar, ona paralel olarak bir de cingözlük ekleyince, işler kördüğüm olur..
Yine kontrolsüz hırs sayesinde bir zamanlar birbirlerine muhabbet besleyenler bir anda diş bileyecek duruma gelirler..
Sonunda dostluklar biter..
Bitmese bile tamiri imkânsız durumlar ortaya çıkar..
Netice-i kelâm;
Allah(cc) doğru kullarını, kötü niyetli, kem nazarlı fetbazların şerrinden muhafaza eylesin..
Dünyalık menfaati her işin üzerinde gören hasta kalpleri de ıslah etsin..
Vesselâm.