Başlıktaki veya buna benzer şaşkınlıktaki ifadeleri, her Türkiye'ye tatile giden veya tatilden dönen arkadaşımız kuşkusuz en yakın arkadaşından komşusundan bu ifadeleri duyuyor. Geçtiğimiz hafta dünya turizminin de gözde kentimiz Antalya'daydım. Bölgeye gelen turistlerin çoğuna, Batı medyasındaki bunca kasıtlı olumsuz habere rağmen niçin geldiklerini merakımdan sordum. Hatta konakladığım Delphin Be Grand otelinin Sahibi Sayın Ufuk Cömertoğlu ile yaptığımız sohbette, 800 yatağın 400'ünün Alman turist olduğunu söyledi. Almanya ile yaşanan krize rağmen bu kadar Alman çok iyi diye düşünüyor insan. Ancak gelen Almanlara sorunca, hepsinin defalarca Türkiye'ye gelen bilen turistler olduğunu görüyorum. Çoğu, fiyatların çok cazip olmasından dolayı olumsuz haberlere rağmen gelen turisler.
İsviçre'den son yıllarda inanılmaz Arnavut-Kosovalı vatandaşı Antalya'ya tatile gidiyor. Bu yıl da Antalya'yanın Lara, Belek, Kemer ve Alanya yöresindeki tüm otellerde İsviçre'den gelmiş Kosova'lı Arnavut vatandaşlarına rastlamak mümkündü. Kosova'lı turistlerin neredeyse tümü ''Antalya bizim için cennet, dili ve kültürü yemekleri bizim için harika'' ifadelerini kullanıyorlardı. Alman ve İsviçre'li turistlerle yaptığım sohbetlerde, İsviçre ve Alman medyasındaki Türkiye karşıtı algı haberlerinin inanılmaz etkili olduğunu anlattılar. Türkiye'ye gelirken kendi yakınları ve arkadaş çevresinden çok kişinin ''Siz çıldırdınız mı?, Türkiye'ye tatile mi gidilir...'' gibi tepkiler aldıklarını ifade ettiler. Ve döndüklerinde bizzat Antalya'da yaşadıkları muhteşem iklimi ve güzellikleri anlatacaklarını ama yine de bizzat kendi çevrelerine inandırmakta zorlanacaklarını söylediler.
ALMANLARIN TERCİHİ TÜRKİYE
Bazı Alman turistler, sigorta şirketlerinin Türkiye'de karşılacakları bir olayda sorumluluk almayacakları yönünde kendilerini uyarmalarına rağmen tatil tercihlerini Türkiye'den yana kullandıklarını ifade ettiler.
Konuştuğum Alman ve İsviçre'li turistlerin ortak özellikleri, hepsi en az 4-5 defa Antalya ve Türkiye'ye tatile gelmiş. ''Hangi gazetenin ve televizyonun Türkiye aleyhinde ne dediğini yazdığını umursamıyoruz'' açıkca diyorlar. Ancak bu gibi düşünenlerin sayıları ne yazık ki bazı medya kuruluşlarının kasıtlı olarak yaydığı kirli algıya inananlardan çok daha az. Kendim Antalya'dan döndüğümde en yakın çevremdeki yabancı arkadaşlarımla ilk karşılaşmamda, ''tatil nasıl geçti, neredeydin'' gibi klasik sorularla karşılaştıktan sonra, ''Türkiye'deydim'' deyince, önce bir duraklayıp sonra şaşkın bakışlarla, ''Türkiye'ye tatile gidilebiliyor mu daha...?'' ..Bir diğeri, ''Orada savaş yokmuydu?''...Bir başka ortamda tatil ve benim Türkiye'ye gidişime gelen sohbette, ''Gazeteciler akademisyenler tutuklanıyor...Seni tutuklamadılar mı?''..
Tatile gitmeden önce ''Tatile Türkiye'ye gidiyorum'' dediğimde ''Seni tutuklarlar...Orada savaiş var'' gibi benzer aynı saşkın ifadelerle karşılaşmıştım. Belki şu an bu yazıyı okuyan yüzlerce arkadaş, iş arkadaşından komşusundan aynı şaşkınlıkta tepkiler alıyordur.
2018 DAHA İYİ OLACAK
Turizmde durum ne otellerdeki doluluk oranına göre çok parlak. Ne de çok dibe vurmuş. Geçtiğimiz yıla oranla daha iyi. 2018 yazı daha iyi geçecek gibi. Türkiye'deki seçimlerin yaşanacağı 2019 yılı, kirli algıların tavan yapabileceğini şimdiden hayal edebiliyorum. Bu konuda şimdiden bir yol haritasının olması gerekli. Türkiye'ye gelenlerin çoğu otelcilerin ekonomi anlamda yaptıkları büyük özverileriyle, acentaların büyük iknaları sonrası ve turizmcilerin büyük özverili çalışmalarıyla geldikleri belli. Bir kaç yıl önceki o kaliteli Avrupa'lı turist, bize saçma gelen inanmadığımız ve arka planındaki kasıtın ne olduğunu bildiğimiz yazılan çizilen olumsuz haberlerden ne yazık ki etkilenmiş görünüyor. Bu noktada Batı medyasında bizim okuyup ''yalancı haberciliğin kitabını yazmışlar'' deyip geçtiğimiz, bizim konuya vakıf olmamızdan dolayı saçma bulup bize normal geldiği için 3 gün sonra unuttuğumuz haberlere, yabancı komşumuz, iş arkadaşımız, kasabadaki birlikte yaşadığımız yabancı tanıdıklarımız unutup geçmiyor. Arkasındaki finansmanı belli olan bu yalan haberlerden derinden etkilenen yabancı sayısı çok fazla. Milyonlarca avro harcanarak yaptırılan Türkiye karşıtı algı haberlerini, sadece tren garına, yoldaki panolara, tramvaylara verilecek milyon dolarlar tutarındaki Türkiye reklamlarıyla düzeltmek çok zor.
DOĞRULARI ANLATACAĞIZ
Artık o noktaları çoktan geçtik. Konuştuğumuz yabancı insanlarla bire bir sohbetin çok etkili olduğunu görüyorum. Her Türk vatandaşın aynı binadaki komşusuna, iş arkadaşına doğruları anlatabilmesi, seyahat acentaların bire bir temaslarla yabancı halka anlatımı çok daha etkili. Türkiye'ye tatile gitmeyi düşünen ve tatil planı yapmadan önce kafasındaki korkularını gidermek, okuduğu haberlerin yalan olduğunu inanmak için bizzat benden doğruları duymak isteyen sayısız yabancı arkadaşla karşılaşıyorum. ''Evet ben oraya gittim, o oteli biliyorum, o bölgeye gidebilirsin. O haberler doğru değil. Güvenlikle ilgili hiç sorun yaşamassın...'' gibi sözleri güvendiği bir Türk dostundan arkadaşından, bizzat bölgeyi iyi bilen güvenilir birisinden duymak ve teyit ettirmek isteyen çok yabancı var.
Bu konuyla ilgili STK'ların sosyal medya hesaplarından yapabilecekleri çok daha faydalı çalışmalar var. Hepsini burada yazamıyorum. Unutmayalım ki, bizim durduğumuz her an, terör örgütlerinin Avrupa'daki veya İsviçre'deki uzantıları her alanda durmadan bir yabancıya daha yalan bilgi pompalamaya algı yaymaya devam ediyor. Doğruları şimdi anlatamazsak, her zaman olduğu gibi hainlerin siyasi arenada ve Batı medyasında, İsviçre medyasında yalan bilgilerle Türkiye'yi ve Türk toplumunu itham etmeye karalamaya başladıkları anda, kendimizi, ülkemizi zorla komşumuza, iş arkadaşımıza karşı savunmak durumunda kalıyoruz.