Değerli Okurlar;
Bu atasözü, bilgisiz ve anlayışsız bir kişiye bir şey öğretmeye çalışmanın zorluğunu vurgular. Deveyi hendekten atlatmanın bile güç olduğu düşünülürse, bilgisiz bir kişiye bir konuyu anlatmak daha da zorlu bir süreçtir. Bu durum, sabır, çaba ve emek gerektirir. İnsanların anlaması zor konuları kavraması için özellikle dikkat ve açıklıkla anlatılması gerekir. Bu atasözü, bilginin ve öğrenmenin değerini vurgular, aynı zamanda iletişimin gücünü ve önemini hatırlatır.
Cahil, insanı yorar. Cahilin her sözü, akıllı insana ağır yüktür, baş ağrısıdır. Bakınız son zamanlardaki çıkan orman yangınlarına... Anız yakar adam bir şey olmaz der, mangalını yakar cahil insan ateşini söndürmeden gider ve bir şey olmaz der, şişesini atar sonrasında bir şey olmaz der, sigarasını içer ve izmariti yere atar bir şey olmaz der ve der ha der...
Senin bir şey olmaz dediğin mevzuda dön bir arkana bak ve verdiğin zarara bak. Allah'tan korkmadan bu vebali nasıl taşıyacaksınız. Şu an Ege’de güzelim ormanları ve nefes aldığımız bu güzellikleri yakarak adeta ciğerlerimize neşter atıyorsunuz farkında mısınız?
Biliyor musunuz? Ülkemizde çıkan orman yangınlarının yüzde 99'una insanlarımız yani bir şey olmaz diyen cahil dediğimiz zihniyetler sebep oluyor.
Şimdi sizlere bir hikaye ile bu durumu özetleyeyim.
Bir şehrin en işlek caddesine kalabalık toplanmış iki kişinin hararetli konuşmasına şahitlik ediyormuş. Biri ekonomide yaşanılan gelişmeleri verilerle anlatıyor, diğeri sadece etrafta duyduklarıyla değerlendiriyormuş. Bilgili kişi yapılan araştırmaları, kıyaslamaları ortaya sunarken; diğeri bir esnafın söylediğini savunuyormuş. Pes eden kim mi olmuş? Tabi ki bilgili kişi. Tartışmaya Cahile söz anlatmak, deveye hendek atlatmaktan güçtür, diyerek son vermiş.
Kulaktan dolma bilgiler ile kendilerine toplumda yer edinmek ve bir konuda bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmak isterler. Sorsanız bir kitap okumamış, bir defa olsun araştırmada bulunmamıştır. Ama bir konuda bilgisini sor yine de bilgisiz olduğu halde fikrini karşıya empoze etmek ve karşıya kabul etmek için yoğun çaba sarf ederler. Çünkü onlara göre doğru söylediklerinden ibaret.
Oysaki bilmemek ayıp değil öğrenmemek ayıptır. Deve, hendeği nasıl sevmezse cahil de yeni bir sözü dinlemeye, anlamaya kapalıdır. Kulaktan dolma öğrendikleriyle bir ömür geçirir. Başka bir ömür bağışlansa o ömrü de çarçur eder. Öğrenmeye, değişmeye kulağı sağır, gözü kördür cahillerin.
Gözü kulağı azıcık açık insana, zırcahilden daha fazla şey öğretmek mümkündür elbette. Ama yine de yarı cahile bir şeyler anlatmak çok çetindir. Önce yarım yamalak bildiklerini, oradan buradan duyduklarını unutturmanız gerekir.
Cahilin cahile bir şey öğretmesi, kaldırım taşıyla kuluçkaya yatan bir tavuktan çifte yumurta beklemeye benzer. Cahil insanların gözüyse başkasının kümesindedir.
Erdem, onlar için boş çuval, delik kovadır. Ne akıl ne gerçek doldurabilirsiniz o kovayı, o çuvalı. Akıp gider her şey. İşlerine gelen de budur. Cahilin cahile öğretmesi güçtür ama cahilin cahili yönetmesi hiç de yorucu değildir.
Cahiller ile ilgili sözlerime son verirken sizler şu mısralarla baş başa bırakayım, yukarda anladıklarımı belki tam anlatamadım. Aşağıdaki mısralarda üstadın o zamanlar cahiller ile ilgili yazdığı dizeler ile sizi baş başa bırakayım.
Cahil, güçlüdür.
Gücünü başka cahillerden alır.
Yalancıyla cahil arasındaki kavga hangisinin önde yürüyeceğiyle ilgilidir.
Cahil, gül bahçesine girdiğinde bülbüller susar.
Cahille baş etmek için onun dilini, dinini, gelmişini geçmişini öğren.
Ama cahil değilsen bu olanaksızdır.
Cahil, imdat kolunu kazadan sonra çeker.
Cahil, geçmişle geleceği birbirine karıştırır, ve buna şimdiki zaman adını verir.
Cahil, sesi kısık olduğunda bile sürekli bağırır.