Değerli okurlar;
Bildiğiniz gibi geçtiğimiz günlerde demokrasinin bir gereği olarak Milletvekili seçimlerine gittik ve oy verme işlemini gerçekleştirdik. Sonuçta sandıktan seçim barajını dört partinin geçtiği ve hiç birinin tek başına iktidar olmak için yeterli Milletvekili sayısına ulaşamadığı bir durum ortaya çıktı. Tabi bu durum beraberinde çok farklı hükümet senaryolarının konuşulmasına ve tartışılmasına zemin hazırladı. Sonuç olarak şuan kulislerde, görsel ve yazılı medyada, işyerlerinde, sokakta, otobüste, evde kısaca heryerde herkes bir şekilde yeni hükümetin nasıl oluşacağı yönünde fikir, düşünce yada görüşlerini ifade ediyor, kendince koalisyon hesapları yapıyor, mahalle diliyle hükümet kurup, hükümet yıkıyor.
Bizlerde yurtdışında bulunan vatandaşlar olarak enaz Türkiye'dekiler gibi bu seçim sonuçları hakkında konuşup, tartışıp, yorumlar yapıyoruz. Bizlerde olası koalisyonları ve olabilecek ortaklıklar hakkında teoriler üretiyoruz. Yani bu seçim atmosferini burada vatanımızdan binlerce kilometre uzakta bizlerde yaşıyoruz. Bunu yaşamak, konuşmak, tartışmak avrupalı Türkler için seçimlerin yurtdışında da yapılmaya başlamasıyla hayalden gerçeğe dönüştü. Cumhurbaşkanlığı seçimleriyle başlayan ve Milletvekili seçimleriyle devam eden Avrupalı Türkler'e seçme hakkının verilmesi çok önemlidir. Bir sonraki seçimlerde seçilme hakkının verilmesi ile daha da güzel hale gelecektir kanatindeyim.
Peki bu güzelliklere biz aynı güzellikte yanıt verebiliyormuyuz.? Bize verilmiş olan hakları, hakkıyla yerine getirebiliyormuyuz.? Yada bulunduğumuz ülkelerin klasik yaşantısına ayak uydurup vurdum duymaz bir ruh halinemi bürünüyoruz.? Evet seçimler bitti. ama kullanılan oy oranları son derece düşük. Nedenine istediğimiz kadar bahane bulabiliriz. Oy kullanılan yer uzaktı, kaydımı almayı unuttum, işim vardı, çok kalabalıktı vs.vs.vs. Ama bunlar gerçek bahaneyi hiç bir zaman örtbas edemez. Evet büyük bir çoğunluğumuz %60-65 gibi oy kullanmaya maalesef gitmedi. Verilen bu demokratik hakkı yerine getirmedi. Türkiye'yi sadece izine gittiği, akraba, eş, dost ziyaretinin yapıldığı bir yer olarak gördü. Bulunduğu ülkenin yaşayışı, kültürü, geçmişindeki Türkiye olgusunu unutturdu.
Yukardaki Hz. Ali'ye ait söz bu işin özüdür. Evet bulunduğumuz ülkeye entegre(integriert) olacağız, buraya ayak uyduracağız, kendimizi bu insanlara yaptıklarımızla ama iyi yaptığımız şeylerle kabul ettireceğiz, çocuklarımızı en iyi şekilde yetiştireceğiz kısaca her anlamda bulunduğumuz yere asimile olmadan, aslımızı unutmadan, gelenek görenek ve kültürümüzü dejenereye uğratmadan uyacağız. Ve bunları yaparken tek bir şeyi unutmayacağız geldiğimiz yeri unutmayacağız ve unutturmayacağız. Bizler Türkiye'nin evlatları olarak dünyanın neresinde olursak olalım bize verilen haklarımızı kullanalım, bulunduğumuz ülkerin ölü toprağını üzerimizden atalım bize veriline sahip çıkalım.