Bilgisiz kalma lüksümüz kalmadı

Cemil Baysal

Türkiye'deki 16 Nisan referandum, sandıktan çıkan ''Evet'' sonucuyla noktalandı. Avrupa ülkelerinde ve İsviçre'de gazetelerin Türkce özel yayınları, iptal edilen ve edilmeyen sayısız toplantılar yıllarca unutulmayacak. Tarihte ilk diyebileceğimiz sayısız olaya bu süreçte tanık olduk. Baş döndürücü bir hızla gündemi adeta takip edemez duruma gelmiştik.

İsviçre'deki Türk vatandaşları genel anlamda yeni değişen anayasa değişikliğine ''hayır'' dedi.
Zürih'te Başkonsoloslukta sandıkta kullanılan 31 bin 439 oyun, 11 bin 205 evet,
19 bin 918 hayır oyu çıktı. Bern Büyükelçiliği sandığında 10 bin 211 kullanılan oydan, 3 bin 024
Evet oyuna karşın, hayır oyu verenlerin sayısı 7 bin 056 oldu. Cenevre Konsolosluğu'nda 5 bin 044 evet, 4 bin 127 hayır oyu çıktı.

Seçimin ardından bazıları, İsviçre Halk Partisi SVP'ye yazılı başvuru yaparak, İsviçre'de evet oyu kullananların sınır dışı edilmesi yönünde kampanya başlatmasını talep ederek, sosyal medya hesabından ''petition'' imza kampanyası başlattı. Bu çalışmayı bir anlık sonuçtan duyduğu üzüntü ve öfkeyle yapılan çalışma olarak hoşgörüyle karşılamak istiyorum. Birbirimizi İsviçre medyalarına ve siyasi partilerine şikayet etme alışkanlıklarını bir kenera bırakma vakti çoktan geldi geçiyor.

Seçim öncesi sarfedilen sözler, tansiyonun zaman zaman yükselmesi kısmen kabul edilebilir. Ancak ülkemizde olması gerektiği gibi, İsviçre'de de Türk Toplumu olarak bundan sonra birlik beraberliğimiz pekiştirecek adımlar atmalıyız. ''Onlar Ege'li, bunlar Doğu'lu, o mekan ''EVET''ci, bu mekan sahibi ''HAYIR''cı, o esnaf ''AKP'li, ötedeki market CHP'li, oradaki restoran MHP'li, bu gazete yandaş, o Türk, bu Kürt, şu Laz, o cami bizden değil'' gibi ayrıştırmalar hiç birimize fayda sağlamaz. Biz yıllardır farklılıklarımızla bir olduk.
İsviçre gazetelerinde okuduğumuz bir haberde, bir Türk ismi geçince nasıl ayrı bir dikkatle olayı inceliyoruz. Başarılı bir Türk adı geçince gururlanıyoruz. Üzücü bir olay ise, makdül veya failin siyasi veya dini inancına bakmaksızın üzülüyoruz. İster ''EVET''ci ister ''HAYIR''cı hangi vatandaşımızın başına gelen bir ırkcı saldırıya karşı tepkisiz kalıyoruz? En sert muhalefet yapan veya en aşırı hükümet yanlısı bir vatandaşımız, bir Türk'ün başına bir olay gelsin, mağdur vatandaşımızın siyasi dini inancına bakmaksızın yine ilk koşan, yine ilk üzülen olur. İsviçre'de bugüne kadar hem Türkleri, hem Müslümanları hem de ülkede yaşayan göçmenleri yakınen ilgilendiren halk oylamaları gerçekleşti. Bundan sonra da gerçekleşecek. Bu oylamalarda birbirimize destek olup, gelecek nesillerde ülkede çocuklarımızın ırkcılğa maruz kalmamaları, iyi eğitimler alarak güzel konumlara gelebilmeleri için çalışmalar yapmalıyız. Referandum sürecinde bir kez daha gördük ki, İsviçre medyası ülkemizle ilgili hiç bir konuda sağlıklı bilgi sunmuyor. Haberlerin tamamına yakını eksik ve aleyhte bilgiler.

Bu konuda bizlere önemli sorumluluklar düşüyor. Medyanın yaydığı bu bilgi kirliliğine karşı, öncelikle kendimiz doğruları sorgulayan ve araştıran olmalıyız. Bize güvenen etrafımızdaki yabancı dostlarımız, okuduğu veya duyduğu her Türkiye ilintili haberi bizim yorumlamamızı, konuyla ilgili bizim ne düşündüğümüzü bizden duymak ve doğrulatmak istiyor. Karşı tarafı bilgilendirebilmek için önce kendimizin olaylara hakim olup doğru anlamamız ve sonra doğrularını anlatabilmemiz gerek. Bize bir bilgi danışmak için gelen iş arkadaşımıza, komşumuza, sınıf arkadaşımıza ''ben siyaseti zaten sevmiyorum, bu konular beni ilgilendirmiyor'' dediğimiz an kaybettiğimiz andır.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.