Ramazan, gönüllerin ve İslâm âleminin her konuda birleştiği, birlik ve beraberliğin yaygın olduğu huzurlu bir aydır. Müslümanların birbirleriyle yardımlaştığı, sevinçlerini paylaştığı kutsal bir aydır. Bayramlarda da Allah-u Teala’nın rahmeti, merhameti ve şefkati insanların yüreklerine iner; insanlar daha hoşgörülü ve sevecen olurlar.
Bayramlar, birlik ve beraberlik duygusunu besleyen, millî kültürün nesilden nesle aktarılması ve milletçe hatırlamayı en iyi sağlayan vasıtalardan biridir. Bayramlar küslerin barıştığı, sevginin, barışın, paylaşmanın, yetimlerin gözetildiği, büyüklerin ziyaret edildiği, hoşgörünün temellendiği gelenekselleşen günlerdir.
Bayram gelmeden evlerde hazırlıklar yapılır. Çeşit çeşit yemekler, tatlılar hazırlanır. Temizlik yapılır. Bu hazırlıklar misafirlere değer verildiğini gösterir. Ramazan Bayramı gelip çattığında, herkes huzurla dolmuş bir şekilde bayramı karşılar. Aile bireyleri hep beraber olur, huzurlu sofralar kurulur. Yemekler yenilerek, güzel sohbetler yapılır. Bu durum herkesi birleştirir, huzura eriştirir.
Bayramlarda başta aile büyüklerimiz olmak üzere yakınlarımızın ve Müslüman kardeşlerimizin kabirlerini ziyaret etmeli, onlara hayır duada bulunmalıyız. Anne-babamızın elini öpüp bayramını kutlayarak başlamak üzere, akrabalarımızı, mahalledeki komşularımızı, apartman sakinlerini ziyaret ederek bayramlarını kutlamalı ve hayır dualarını almaya özen göstermeliyiz.
Sevinçlerimiz, mutluluklarımız paylaşmakla çoğalır; üzüntülerimiz paylaşmakla azalır. Bu sebeple bayramın vermiş olduğu bu sıcak ortam ve ailemizle birlikte yapmış olduğumuz ziyaretler sayesinde, çok önce gördüğümüz akrabalarımızı hatırlarız, hiç görmediklerimizi tanıma imkânı buluruz. Bayramlar özel günler olduğu için onlara gereken önemi ve değeri vermeliyiz. Dostluklar, akrabalıklar daha da pekişir. Bayramlarda insanların birbirleri ile ilişkileri güçlenir, aile bağları kuvvetlenir. Bayramlarda çocuklar kadar büyüklerde sevinmek, ilgi görmek, ziyaret edilmek isterler. Bu yüzden büyüklerimizi ziyaret edip ellerini öpmek onları dünyanın en mutlu insanları yapar.
Günümüzde bu anlamını biraz yitirmişe benziyor. Artık bayram demek turizmcilerin bayram tatilini fırsat bilerek oluşturdukları bayram paketlerini satın alarak bayramda tatil yörelerine kaçmak bulunmaz bir fırsat halini aldı. Bayramların manevi havası boşaltıldı, bankalar bile “bayram kredisi”, alışveriş yerleri “bayram kampanyaları” yaparak Hristiyanların kutsal saydıkları günler nasıl ticari bir harcamaya dönüşmüşse maalesef bizim bayramlarımız da tüketim ve para harcama vesilesi oldu.
Her kutsal olanı nakde çevirmek için sureti haktan gözüken kapitalist güçler, maalesef bizim olanın içini boşaltıp kendi ticari gayeleri doğrultusunda kullanır oldular. Fikir onlardan olunca malzeme de biz olduk. Bir milletin bayramı o milletin sevincidir. Söylerimsiniz Ramazan Bayramı’nda kredi kullanarak tatil beldelerine gitmenin neresi bayramdır?
Eğer bayramlar kadim kültürümüzdeki gibi karşılanmaz ve yaşatılmazsa başkalarının “bayram” diye bize dayattığını bayram zannederiz. Bayramların bayram olması için başta aile olmak üzere varoluş mücadelesi vermeliyiz. Eğer bayramlara gerekli hürmet gösterilmez asırlardır süre gele bayram geleneklerimiz yaşatılmazsa “Nerede o eski o bayram günleri!” diyerek, sitem etmenin hiçbir samimi tarafı olmaz. Gelin hep birlikte bayramları tatil olmaktan ve kapitalistlerin ticari meta olmasından kurtaralım. Eğer bayramı tatille birleştirecekseniz bari sizi bekleyen aile büyüklerinize gidin veya olarla birlikte tatil çıkın.