Liderliğe en çok ihtiyaç duyulan zamanlar, zor zamanlardır. Dünya, COVID-19 salgınıyla özellikle ilk iki yılda büyük bir belirsizlik yaşadı. Asrın felaketi karşısında herkes hazırlıksız yakalandı. Krizlere alışkın milletler ve anında liderlik vasfını ortaya koyanlar, daha az etkilendi ve bu iki yıllık süreci daha iyi yönetti.
Barış zamanındaki askeri tatbikatların önemi sınırlıdır; ancak savaş zamanında yapılan küçük bir hareket, savaşın seyrini değiştirebilir. COVID-19 döneminde İsviçre’de yaşayan biz Türkler için Başkonsolosumuz Hasan Emre Uygun’un Zürih’te görev yapıyor olması büyük bir fırsat oldu.
Bir yandan salgınla mücadele edilirken, diğer yandan salgın önlemleri kapsamında başkonsolosluk hizmetleri kesintisiz sürdürüldü. Teknolojik imkanlar kullanılarak, sivil toplum üzerinden kasaba kasaba dolaşılarak vatandaşlarımızın yanında olunduğu mesajı verildi; bu da büyük bir moral kaynağı oldu. Görev bölgesinde bu zor zamanlarda yaptığı ziyaretlerle ikili ilişkileri geliştirmek için gösterdiği çabaya bizzat tanıklık ettim. Başkonsolosumuz, aileden gelen devlet geleneği tecrübesini ve temsil ettiği kurumun diplomatik becerisini birleştirerek, zor zamanları kolaylaştırdı ve İsviçre’deki vatandaşlarımıza unutulmaz izler bıraktı.
Salgın sona erdiğinde, rahatladığımızı düşünürken ülkemizin 18 şehri, deprem felaketiyle yerle bir oldu. Bu felaketin ardından yeniden kolları sıvayan Başkonsolos Uygun, ciddi bir koordinasyon ve organizasyon sağlayarak, önce İsviçreli arama kurtarma ekiplerini deprem bölgesine kısa sürede sevk etti. Ardından, AFAD ve Kızılay kriz merkezinin acil ihtiyaçları konusunda hem Türk toplumunu harekete geçirdi hem de ihtiyaç duyulan malzemeleri üreten şirketlerle bağlantı kurarak toplumun pek bilinmeyen yardımlarını deprem bölgesine gönderdi.
Gündüzleri resmi temaslar ve yardımların ulaşabilmesi için hava ve kara yolu köprüleri oluştururken, geceleri de yardım yapılan depolarda incelemelerde bulunarak yardımların yerine ulaşmasını hızlandırdı.
Başkonsolos Uygun, babası emekli Turizm Bakanlığı müsteşarı Fermani Uygun gibi bir turizm uzmanı olarak ülkemize daha fazla turist gitmesi için de büyük çaba gösterdi. Spor tutkunu bir diplomat olarak, her takımı havaalanında karşılayarak destek oldu. Sanata ve sanatçıya değer verip destek sağladı. Türk mutfağını İsviçre’nin en elit kesimlerine tanıttı ve Türk toplumunun her etkinliğine yetişmeye çalıştı. Kısacası, çok çalıştı ve bizi de çalıştırdı.
Şimdi, dört yıllık görev süresi doldu ve kendisi Ankara’ya, oradan da ülkemizi temsil etmek üzere başka görevlere gidecek. Biz, onunla çalışmaktan büyük memnuniyet duyduk. Bundan sonraki görevlerinde kendisine başarılar diliyoruz. Böyle bir diplomata sahip olduğumuz için ülke adına da çok şanslıyız. Yolun açık olsun…