Almanya'nın Nürnberg kentinde yaşayan ve orada kamudan emekli olan Leman Cömert, iddiaya göre aile büyüklerinin İzmir'den tanıdığı kozmetik işleri ile uğraşan L.K. tarafından arandı. L.K., bir kargosunun geleceğini ve Almanya'dan bir adrese ihtiyacı olduğunu söyledi. Leman Cömert bunu kabul ederek bilgilerini ve adresini L.K.'ya verdi ancak Leman Cömert'e herhangi bir kargo gelmedi. Bu olaydan bir süre sonra L.K., Leman Cömert’i Nürnberg’de ziyaret etti ve ziyaret sonunda hediye amaçlı ona bir kozmetik ürün verdi. Ürünün paketinde ismini, soy adını ve adresini gören Cömert, bunu jest olarak algıladı ancak gerçeği 2017 yılında Hollanda’dan gelen bir bilgilendirme mektubu ile anladı.
Kendisinin İzmir merkezli bir kozmetik firmasının Avrupa sorumlusu olduğunu ve kozmetik firmasına ait ürünlerde isim, soyadı ve adresi olduğunu öğrenen talihsiz kadın, olay karşısında şoke oldu. Cömert, Almanya'da hukuki işlemler başlatmak için başvurdu ancak Alman yetkililer, firmanın İzmir merkezli olmasından dolayı bir işlem yapmadı. Leman Cömert, bu sefer İzmir'e gelerek hukuk mücadelesi başlattı.
“Pakette adresimi görünce jest sandım”
Olayın başına gelmesiyle kabus dolu günler yaşadığını belirten Cömert, “Her şey bir kargo ile başladı ve o günden sonra hayatım kabusa döndü. Aile büyüklerimin ahbabının oğlu bana ulaştı, kendisini tanıttı ve bir kargosunun olduğunu söyledi. Kargoyu onun adına almam için rica etti. Sakınca görmedim ve kabul ettim. İstediği bilgileri kendisine verdim ama kargo filan gelmedi. Kendisi bir süre sonra Nürnberg’e gelip bizimle tanışmak istediğini söyledi. Vedalaşırken hediye olarak bir ürün verdi. O gün idrak edemedim ama ürünün paketinde ismim, soyadım ve adresim yazıyordu. O an bunu bir jest olarak düşündüm ama büyük bir kaosun içine düştüğümü, 2017’de Hollanda’dan gelen bir mektupla öğrendim. Mektupta, ürünlerden sorumlu kişi olduğumu belirtiliyor ve benden belirli bir tarih içerisinde ürünleri yayınlayıp yayınlamadığım soruluyordu.
"İsmim, soyadım, adresim ürünlerin üzerinde ve ben korkuyla yaşıyorum”
Hemen bana bu ürünü veren kişiyi aradım, sekreteriyle görüştüm ama ikinci görüşmede engellendim. Kişiye ulaşamadım. Kızım başka numaradan ulaştı. L.K., benim sorumlu kişi olmadığımı söyledi ama sorun çözülmedi. Ben hem Almanya’da hem de Türkiye’de suç duyurusunda bulundum ama kişinin firması Türkiye’de olduğu için yolum hep tıkandı. Bir adım ilerleyemedim. Mağduriyetim güç geçtikçe artmaya başladı. İsmim, soyadım, adresim ürünlerin üzerinde ve ben korkuyla yaşıyorum” dedi.
“Ben kimyager değilim, bilim insanı değilim”
Türkiye’ye gelerek mağduriyetine çözüm aradığını belirten Cömert, “Bu ürünler 25-30 ülkeye ihraç ediyor. Avrupa’da bu ürünlerden sorumlu olduğum yazıyor. Ben sanki ürünün içeriğini biliyormuşum gibi sorumlu gösteriliyorum. Üründe bir sıkıntı olursa, biri zarar görürse, sanki ben piyasaya sürüyormuşum ve içeriği biliyormuşum gibi algılanacak. Ben kimyager değilim, bilim insanı değilim.
"Bilseydim o kargoya ‘evet’ demezdim"
Bilgim yok, alakam yok.Bilseydim o kargoya ‘evet’ demezdim. Hollanda bana ulaşmasaydı benim bu durumdan haberim bile olmayacaktı. Sorumlu kişi gösterilmişim ama benim bir anlaşmam, sözleşmem yok. Ben sıradan bir vatandaşım, nasıl sorumlu kişi olarak gösterilebilirim? Hal böyleyse o zaman herkes kafasından birini sorumlu diye kaydetsin ve Avrupa’da ürün satsın.
"Avrupa’nın yaptığı şey skandal"
Bu olay bir skandal. Avrupa’nın yaptığı şey skandal. Ben Cumhurbaşkanımıza sesleniyorum; bu sadece hukuki bir süreç değil, aynı zamanda politik de bir süreçtir. Benim veri korunma hakkım yok. Bu ürünün sorumlusu nasıl olabilirim? 2017 yılından beri psikolojik şiddet yaşıyorum. Almanya’da kurumlara ulaşamıyorum. L.K., kendisini tanıttığında yabancılık çekmedim ve güven duydum. Çünkü aile içerisinde büyük bir güven oluştuğu için sakınca görmemiştim. Ben hiçbir şeyin temsilcisi değilim. Üründe yazan adres bir ev, iş yeri değil. Sağlık Bakanlığı bebek şampuanında sorun tespit etmiş ama bu ürünler Avrupa’da benim ismimle dolaşımda” diye konuştu.
“Müvekkilim sorumlu kişi olarak hedef gösterilecek”
Leman Cömert'in İzmir'deki avukatı Alper Çetin ise, müvekkilinin onayı ve izni olmadan bir ticari süreç gerçekleştiğini, Cömert’in bu duruma ilişkin sözleşmesi ya da muvafakatnamesinin bulunmadığını söyledi. Çetin, şöyle konuştu:
"Buna ilişkin biz Türkiye'de suç duyurusu işlemini gerçekleştirdik. İzmir Cumhuriyet Başsavcılığının verdiği kovuşturmaya gerek olmadığına verdiği karara binaen, itirazımızı Sulh Ceza Hakimliğine gerçekleştirdik. Şu an süreç devam etmekte. CPNP, herhangi bir ülkedeki kozmetik kuruluşunun, Avrupa Birliği ülkelerine ihracat yapabilmek adına başvurduğu online portaldır. Bu portala başvurulduğu vakit, Avrupa Komisyonunun bir kurumu olan CPNP, gerekli izinleri, onayları ve hukuki mahiyeti incelemesi gerekmekte. Fakat Avrupa Komsiyonunun bir kurumu olan CPNP, kendisine düşen denetleme, inceleme ve süreci takip etme yükümlülüklerini yerine getirmemiş olmadığı için belki müvekkilimiz gibi çok sayıda kişi mağdur edilmiş olabilir.
"Kendi kişisel verileri tüm Avrupa'da dolaşımda"
Tüm kozmetik ürünleri müvekkilimizin onayı olmadığı halde Avrupa'da şu anda serbestçe dolaşmakta. CPNP kendi üzerine düşen yükümlülüklerini yerine getirmediği için müvekkilim gerçekten çok ciddi bir mağduriyet yaşamış, kendi kişisel verileri tüm Avrupa'da dolaşımda olup, ileride yaşanabilecek hukuki, cezai, mali bir sıkıntıda müvekkilim sorumlu kişi olarak hedef gösterilecektir. Türkiye'de hukuki işlemler başlatıldı. Ancak bu işlemler aynı zamanda Avrupa Birliği çerçevesinde de başlatılması gerekiyor. Bu iş oldukça meşakkatli.”
“Politik bir süreç”
Türkiye’de suç duyurusu işlemlerini yaptıklarını, Türkiye’de maddi manevi tazminat davasını da açabileceklerini ifade eden Çetin, şöyle devam etti:
"Yine Türkiye’de Kişisel Verileri Koruma Kuruluna bir başvurumuz olacak. Nihayetinde müvekkilimin, kişisel verileri onayı olmadan işlenmekte ve yayılmakta. Avrupa Birliğinin kişisel verileri koruma prosedürleri çok daha sıkı. Bu yüzden Avrupa Birliği Kişisel Verileri Koruma Kurullarına gerekli başvuru yapılacak. Avrupa Birliği Komisyonu ile ciddi bir şekilde hukuki manada mücadeleye girilmesi gerekiyor. Avrupa Birliği Komisyonu, deyim yerindeyse Avrupa Birliğinin bakanlar kuruludur. Bu kurulun kanun değişikliğine gitmesi gerekiyor. Bu da hukuki bir süreçten ziyade yasa koyucu olarak yapılacak bir süreç. Böylece durum hukuki süreçten politik bir sürece kayıyor. Avrupa Birliğinin yasal mevzuatta değişiklik yapması halinde bu mağduriyetlerin sonlanacağını, daha önce yaşanan mağduriyetler için de yasal sürecin başlatılarak ortada bir hile varsa ortaya çıkacağını düşünüyoruz. Avrupa Birliği Komisyonunun harekete geçirilmesi gerekiyor. CPNP’nin bu denli korumasız ve denetimsiz olması meselesinin çözümü için durumun politik bir zeminde çözülmesi gerekiyor.”