Sabah ofisime girerken İsviçreli Doktor komşum günaydın demeden "Kürtleri öldürmeye gidiyorsunuz" dedi, beynimden vurulmuşa döndüm. Nereden başlasam, bu adam beni nasıl anlar diye düşünürken yardımıma benimle randevusu olan Kürt kökenli arkadaşım Haydar geldi. Onun da neşesi yok, morali bozuk.
Uzun yıllara dayanan dostluğumuz olan samimiyetine güvendiğim dostum Doktora dedim, bana 5 dakikanı ayır, sana bu konuyu Türkiye açısından anlatayım.
İlk olarak bu arkadaşımın adı Haydar o da Kürt. Ben başlayayım Türkler, Kürtleri katletmek için neden Suriye'ye girsin. En kalabalık Kürt nüfusu İstanbul'da. Türkiye genelinde 15 milyon Kürt yaşıyor. Diyelim ki öyle bir şey düşünmüşler delirmişler Kürtleri öldürmek istiyorlar, nasıl olacak? Biz akrabayız, yeğenlerimizi, yengelerimizi, damatlarımızı ve torunlarımızı mı katledeceğiz?
Anadolu insanı insaflıdır savunmasız insana hayat da dokunmaz.
Kürt arkadaşım kafasını salladı doğru dedi.
İsviçreli doktor o zaman niye bu savaş, orda ne güzel bir kültür oluştu Kürt kızları örme saçları ve ellerinde Kalaşnikoflarla DEAŞ'a karşı mücadele ediyorlar!
Evet doğru dedim biz o kızları Türkiye'den doğu dan Hakkari'den Şırnak'tan tanıyoruz ve inanın yanlış yoldalar. Keşke beyinleri yıkanmasa da dağa çıkmasalardı, Arkadaşıma dönerek yanlış bir şey söylersem uyar beni lütfen dedim.
Kürdistan İşçi Partisi (PKK) ilk kurulduğunda Türkiye'de bir devrim yapmak için kuruldu. Marksist bir ideoloji, flaması da orak çekiç içermekteydi. Türkiye'de ilk eylemini 15 Ağustos 1984 yıllarında yaptı. ilk öldürdükleri kendilerine biat etmeyen Kürtlerdi.
Bunun akabinde PKK Avrupa ve AB'de Terör örgütü listelerine alındı.
İstanbul ve Antalya'da DEAŞ tarzı intihar saldırıları yapıyor siviller hayatını kaybediyor, ormanları yakıyor , 40 yıldır Türkiye bu örgütle mücadele ediyor, 30 binden fazla vatandaşımız ölmüştür.
PKK bir çok kez isim ve flamasını değiştirdi ama terör örgütü olarak Avrupa Birliği'nin bütün ülkelerinin istihbarat raporlarında yaptığı terör eylemleri ile ilgili yerini aldı.
Suriye'de iç savaş başlayınca Suriye rejimi güçlerini Şam ve çevresine çekerek Türkiye sınırları ve silahlarını daha önceden Suriye de örgütlenen PKK'nın sağ kolu YPG'ye bıraktı.
Suriye rejimi Kürtleri hep Türkiye ye karşı kullandı. PKK'nın şu anda Türkiye'de tutuklu olan terörist başı Abdullah Öcalan'da PKK'yı Türkiye'de kurduktan sonra Suriye'ye kaçtı ve orda Suriye istihbaratı tarafından 20 yıl boyunca korundu ve Türkiye ye karşı Terör eylemleri yapmasına izin edildi.
1999 yılında Türkiye Suriye'ye PKK liderini bize vermezseniz ve kamplarını kapatmazsanız bu bizim için savaş sebebidir dedi ve ültimatom verdi. Suriye, Türkiye ile savaşmayı göze alamadı ve Öcalan'ı ülke dışına çıkararak kamplarını kapattı.
Öcalan 6 ay sonra kaçtıktan sonra Kenya'da Türk istihbaratının operasyonu ile yakalandı. PKK İran'da Irak'ta ve Suriye'de var. İran ile zaman zaman savaşsa da sonra birden iş birliğine giriyor ama Suriye'de rejime karşı hiç savaşmadı.
Suriye'den iç savaştan dolayı Türkiye'ye 4 milyon mülteci geldi ve bizim ülkemizde bizimle beraber yaşıyorlar, bu İsviçre nüfusunun yarısı kadar bunların da 400 bini Kürt kökenli ve hala Türkiye'de yaşıyorlar.
Kürt arkadaşım Haydar araya girdi ve dedi ki "Suriye Kürtleri orda devlet kuracaklardı ve Türkiye'ye garanti verdiler düşmanlık yapmayacaklarını söylediler."
Tamam dedim Haydar ben sana bir kaç soru soracağım doğru söyleyeceğine de inanıyorum, Doktor şimdi iyi dinle!
1- Haydar Suriye'deki Kürtler önder ve lider olarak Apo'yu görüyor mu? Haydar, "Görüyor ve resmini okullara ve kurumlarına asıyorlar her taraf onun posteri ile süslü" diye cevap verdi.
2- PKK Suriye'deki PYD ye dese ki bana Silah lazım, silahını verir mi? "Verecek mecbur" dedi.
3- Peki, PKK Türkiye den dağa çıkaracak genç artık bulamıyor. Hendek savaşlarından sonra Kürt halkı gerçeği gördü! Elinde savaşacak insan gücü azaldı, PYD'ye bana 1000 tane savaşçı yolla dese yollar mı? "Yollayacak başka şansı yok çünkü emir komuta Kandil'de"
Şimdi Doktor ben seninle komşuyum, sen ise böyle bir komşu ister misin? Doktor sadece boynunu eğdi. Haydar sen Türkiye'de tatile gittiğinde Urfalıyım dediğin zaman sana yan bakan oluyor mu veya İstanbul ile Urfa arasında bir fark yaşıyor musun? "Yok" dedi Haydar.
Peki Haydar bende Türkiye'de var olan ve sende olmayan bir hak var mı? Haydar "yok" dedi. "Ama ben anadilimi de okulda öğrenmek istiyorum dedi"! O konu teknik bir konu ben ve Doktor kendisine bunun tartışılabileceğini söyledik.
Türkiye'de bir Kürdistan kurulmasını ister misin? Haydar "Hayır" dedi.
Şimdi dedim Doktor sen İsviçre'nin Avrupa birliğine katılmasını istiyorsun, bunu seninle daha önce konuştuk siz Avrupalılar birleşirken bizi niye ayrıştırmaya çalışıyorsunuz?
Ortadoğu farklı bir coğrafya ve üzerinde çok oyunlar oynanıyor. Savaşlardan kimin nasıl para kazandığı belli, bizlerin yani yerel halkın kazanmadığı ise kesin... Doktor gülerek sizinle uğraşamam dercesine eve girdi biz Haydar ile baş başa kaldık, bizim bizden başka dostumuz yok be Haydar.
Aslında bugün farklı konuları yazacaktım onlara da kısa gireyim.
Sevgili hemşerilerim siz de bizim gibi Basel'de Türk bayrağı yakılmasından çok büyük bir rahatsızlık duyduğunuzu biliyorum bizi de pasiflikle suçladınız. Bayrağımızı alıp sokaklara inelim diye bizlere ve dernek başkanlarına baskı yaptınız.
Arkadaşlar bizler bu güzel ülkenin huzurunu kaçırmayalım diye provokasyonlardan uzak durmayı tercih ettik ve ediyoruz. İsviçre'nin huzurunu kaçırmaya hakkımız yok tam aksine huzur katmalıyız diye düşünüyorum. Çalışmalarımızı Post Gazetesinin internet sayfasından gördünüz bu sayıda da okuyacaksınız.
İsviçre'deki Türk çatı örgütleri bir bildiri yayınladı ve olayları kınadı , bu bildiriyi İsviçre'nin en büyük iki gazetesine tam sayfa ilan olarak gönderdik. Maalesef paramızla ilanımızı yayınlamadılar gerekçeleri de tarafsızlıkmış!! Arkadaşlar İsviçreli dostlarımızın bir suçu yok, suç bizde biz kendimizi anlatamıyoruz.
Seçimden sonra Basel'den Milletvekili seçilen Sosyalist Parti Kahramanmaraş kökenli milletvekili ilk yaptığı ilk açıklamada Türkiye'ye ticari ambargo uygulansın çağrısı yapıyor. Buradan kendilerine soruyorum, geçen hafta Maliye Bakanı Uli Mauer büyük bir işadamları delegasyonla Suudi Arabistan’a gitti, ben bu ziyareti ticari açıdan İsviçre'nin menfaati için olumlu buluyorum. Ama kendileri insan hakları savunuculuğu yapıyorsa samimi ise şimdi bu açıklamaya yakın bir açıklama bekliyorum. Suudi Arabistan, Yemen'de savaş suçu işliyor İstanbul'da kendi vatandaşını vahşice öldürüyor! Suudi Arabistan’a Ticari ambargo çağrısı olacak mı? Suudilerin İsviçre bankalarındaki 300 milyarı dolarını bloke edelim diyecek mi? Yemen'de İstanbul'daki vahşice işlenen cinayetlerden sorumlu birinin elini İsviçreli bir bakanın sıkmasını sorabilecek mi?
Dostça ve hoşça kalın.