Her şey planladığı gibi giderse 2023 seçimlerine 8 ay gibi bir zaman kaldı. 18 Haziran’da yapılması öngörülen seçimler için bazı partilerin vekilleri belirli bir program dahilinde Avrupa ülkelerine birkaç günlük programlar yaparak zemin yoklaması yapıyor. Bence Avrupa’ya kadar geleceklerine seçildikleri illerde çalışma yaparlarsa partileri adına daha kazançlı olur.
Türkiye dışında yaşayan Türkler 2014 yılından beri ana vatanları için sandığa giderek ve oy kullanarak ülkemizin geleceğini oyladılar. Türkiye’de bazı kesimler, Avrupalı Türklerin oy kullanmasını istemiyor, daha doğrusu onlar gibi düşünmeyip budan dolayı daha da ileri giderek açıktan düşmanlık yapmaktan da çekinmiyorlar. Vatanlarını candan daha aziz bilen ve halen “gurbetçi” olarak isimlendirilen 4 milyona yakın kişinin 18 Haziran seçimlerinde sadece seçen değil seçilen de olması gerekiyor.
Türkiye’de ise yurtdışında yaşayan vatandaşlarımız, tarihte ilk kez 2014 yılında gerçekleştirilen Cumhurbaşkanlığı seçiminde oylarını kullanmıştır. Gümrük kapılarında oy kullanmanın hem masraflı hem de uzun yol şartları nedeniyle zahmetli bir iş olması dolayısıyla yurtdışında yaşayan vatandaşlarımızın seçimlere katılım oranları şimdiye kadar oldukça düşük seyretmiştir. 2012’de yapılan düzenlemeyle yurtdışında oy kullanma imkânı hayata geçirilmiştir. 2014 yılında yapılan Cumhurbaşkanlığı seçiminde oy kullanan yurtdışı seçmen sayısı 530 bin iken, 7 Haziran 2015 seçimlerinde 1 milyon 56 bin, 1 Kasım 2015 seçimlerinde 1 milyon 300 bin, 16 Nisan 2017 referandumunda 1 milyon 400 bin, 24 Haziran 2018 Cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği genel seçimlerinde 1 milyon 525 bin kişiye ulaşmıştır. Bu veriler, yurtdışı seçmenlere yerinde oy kullanma hakkının verilmesiyle birlikte siyasal katılımın her geçen yıl daha da yükseldiğini ortaya koymaktadır.
Seçimlerdeki yüksek katılım vatandaşlarımızın anavatana olana aidiyetlerini ve ilgilerini göstermesi açısından oldukça önemlidir. 2014 yılından beri yapılan seçimlere katılım yüzde 52 dolayında olduğunu hatırlatacak olursak Avrupalı Türklerin yarısına yakın bölümünün sandığa gitmemesinin ardındaki gerçeği ise hiç kimse araştırmıyor. Hangi siyasi parti olursa olsun yurtdışındaki oyları alalım lakin onların oy potansiyeline göre mecliste yer vermeyelim anlayışındalar. Hâlâ Avrupalı Türkler, TBMM’de Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Alt Komisyonu olarak temsil ediliyorlar. Böyle bir yaklaşım olunca sandığa da ilgi istenilen seviyeye çıkmıyor.
Avrupa’da oy kullanacak seçmenlerin sayısı İzmir ilinden fazladır. Hal böyle olunca Avrupalı Türkler 30 milletvekili kontenjanı verilmelidir. Avrupa seçim bölgesi olursa Avrupalı Türkler kendi temsilcilerini meclise gönderirse seçime katılım oranı artacağı muhakkaktır. Öyle üç gün gelip hemşerilerle bir araya gelmekle siyaset yapılırsa katılım yüzde 50’lerde kalır. Daha önce de yazdığım gibi 2023 seçimleri ülkemizin yeni yüz yılının oylaması olacaktır. Benden oy alacak olan parti de seçim öncesi hakkım olan temsil gücümü kabul etmelidir.
Diğer yandan, aday olacak kişiler iki ülke arasında köprü olacağından dolayı mutlaka iki dilide anadili gibi konuşması, yüksek okul mezunu olmalarıdır.
Karşılığı olmayan, hatta antipati uyandıran, adaylarla karşımıza gelecekler ise hiç gelmesinler.
Böylelerini hangi parti aday gösterirse, bilinsin ki partilerine ihanet etmiş olurlar.. Aday seçiminin partilerin alacağı oy oranına tesir edeceğini unutmayalım. Biz Avrupalı Türkler 2023 seçimlerinde seçim bölgesi olmayı, oyumuz nispetinde mecliste temsil edilmeyi ve hangi parti olursa olsun adam gibi adamları listelerine konulmasını bekliyoruz. Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Alt Komisyonu olarak temsil edilmekten utanıyoruz. Çantada keklik değiliz. Oyumuzu alacaklar, şimdiden hazırlık yapmalıdır.