Kimi “Çin malıdır” deyip karşı çıkıyor kimi de “Başka çare yok” deyip aşı vurulmayı bekliyor. Bakanlık ise ısrarla “güvenilirlik testi”nden geçemeyen aşının yapılmayacağını vurguluyor.
Türkiye’de 11 Aralık’tan sonra uygulamaya girmesi planlanan Çin aşısı ile ilgili kamuoyunda kafa karıştıran tartışmalar yapılıyor. Özellikle ‘Çin malı’ algısı nedeniyle koronavirüse karşı geliştirilen aşıyla ilgili sosyal medyada aralarında sanatçı ve doktorların olduğu bazı kesimler “Vurdurmam” görüşünü savunurken bazı kesimler ise başka çıkış kapısı olmadığını dile getiriyor. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, kendisinden başlayarak bütün sağlık personeline yapılacağını belirtmiş, gelen aşıların uluslararası akredite Halk Sağlığı ve Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu (TİTCK) Laboratuvarlarındaki gibi tüm incelemelerden geçirileceğini duyurmuştu. Koca, “Güvenlilik testlerinin olumlu çıkması ve Faz-3’ün erken sonuçlarını takiben verileri TİTCK değerlendirecek ülkemiz standartlarına uygun bulunduğu takdirde erken kullanım izni verilecek. Bundan sonra aşılar vurulacak” demişti.
Covid-19’a yönelik komplo teorilerine inananların oranının her geçen gün artması, Türkiye’de son yıllarda aşı karşıtlığını da körükledi. Aşı güvenilirliğinden uzun vadedeki etkileri ve gerekliliğine kadar pek çok farklı iddialar ortaya atılıyor. Kimi “etkisiz”, kimi ise “bebeklere aşı yapmak, bağışıklık sisteminin çalışmasını bozarak hastalıklara yol açabilir” diyor. Kızamık, kabakulak, çocuk felci gibi aşıyla önlenebilir hastalıklar kaybolmaya yüz tuttuğu için, aşıya gerek olmadığını düşünenler de bulunuyor. Aşıda koruyucu olarak civa gibi tehlikeli elementler ile alüminyum gibi zararlı maddelerin bulunduğunu düşünerek yan etkileri olduğunu belirtenlerin sayısı da oldukça fazla. “Civa 2 formlu, çok hızlı vücuttan atılıyor, zarar vermeyen formu sadece çok dozlu aşılarda kullanılıyor” diyen uzmanlar ise aşıya “şart” gözüyle bakıyor.
UZMANLAR DEĞERLENDİRDİ
“Tek kurtuluşumuz”
Prof. Dr. Necmettin Ünal (Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Anestezi ve Reanimasyon Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi): Aşı, tek kurtuluşumuz. Salgını bitirmek istiyorsanız ülkenin %70-80’inde bağışıklığı geliştirmelisiniz. Bunu yapacak tek şey de aşı gibi görünüyor. Çin aşısıyla ilgili soru işaretleri olabilir; ama bu aşı, dünyada en çok tecrübe edilmiş aşı üretim teknolojisiyle üretiliyor. Yan etkilerinin önceden tahmin edilmesi ve başarıya ulaşması büyük bir ihtimal. Henüz çok sayıda veri olmasa da birkaç gün içinde faz sonuçları yayımlanacak ve önümüz açılacak. Türkiye’nin elinde bu aşıyı değerlendirecek laboratuar imkânı da var. Alman aşısının Faz-3 çalışmasına katıldım, sadece bir gün biraz ateşim çıktı. Bütün aşıların buna benzer ciddi olmayan yan etkileri olur.
“Kesinlikle güvenilir”
Prof. Dr. Mustafa Hasöksüz (Bilim Kurulu Üyesi): Aşılar, kesinlikle güvenilir. Bu, raporlar ve çalışmalarla ispatlanacak bir şeydir ki, bizde de bu yapılıyor. Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumunda gripten kızamık, kabakulak, koronavirüs gibi Türkiye’ye giren her aşı, en az iki üç hafta güvenlik, biyokimyasal gibi pek çok testi geçtikten sonra olumlu rapor verilirse uygulanır. Sağlık Bakanlığı, uluslararası düzeyde çalışıyor. Aşıların %90 üzerinde başarı sağladığı biliniyor. İnsanların sadece kendini değil, tüm ülkedeki insanları ve riskli grupları da düşünerek aşı olmalı. %100 etkili olmasa bile hastalığa yakalanma riskini de yakalanınca şiddetini de azaltıyor. Virüs sadece aşılarla engellenir. Ben de aşı olacağım. Bakanlık onaylı aşıların yapılmasından yanayım.