CANAN ERASLAN – Sosyal medya, son birkaç yılda bütün hayatımızı sarmaladı. Doğmayan çocuğa hesap açmak, doğum fotoğrafından en mahrem görüntülere kadar paylaşmak, ‘selfie’ hâli güzel değil diye estetik yaptırmak, sosyal medya yüzünden kandırılmak ve daha neler neler… Evet, bunların birçoğu kişinin kendi iradesiyle yaptığı şeyler ve sorumlulukları da sonuçları da kendisine ait. Tabii kanuni sınırlar içinde kalmak şartıyla. Sosyal medyadan satış yapanlar vergi ödemeyerek nasıl suç işliyorsa, birinin fotoğrafını istemeden yayınlayanlar da benzer bir suç ve cezayla karşı karşıya ama asıl suç çocuklara karşı işlenenler. Çünkü çocuğunun fotoğrafını yayınlayanlar hem vicdani, hem kanuni bir gerekliliği ihlal etmiş oluyor. Minicik çocukları korumak yerine, onu tehlikenin kucağına atıyor milyonlarca kişi. Çocuklarının doğduğu ilk anını paylaşan, daha o çocuk doğmadan sosyal medya hesabı açıp her nefesini paylaşan anne ve babalar hem ‘artık bir birey olan’ çocuklarının isteklerini ve haklarını yok sayıyor. Evet, bebek fotoğraflarını hepimiz çok seviyoruz; o yanakları, elleri, ayaklara bayılıyoruz ama;
Kim biliyor o çocuğun büyüdüğünde fotoğraflarını milyonların görmesini isteyeceğini?
Kim biliyor çocuğun en mahrem fotoğraflarının kötü niyetli kişilerce kullanılmayacağını?
Kim biliyor o çocuğun büyüdüğünde onlardan utanmayacağını?
Bilmesek de tahmin ediyor olmak lazım; bugünün bebeğinin yarın büyüdüğünde o fotoğraflardan utanabileceğini. Bir de bilmek lazım ki, o çocuk sizin çocuğunuz da olsa, o bir birey ve o bireyin haklarını izni olmadan ihlal ediyorsunuz; dahası suç işliyorsunuz. Sağlık Bakanlığı Sağlık Bilgi Sistemleri Genel Müdürlüğü Hukuk Koordinatörü Gürbüz Yüksel diyor ki: Ebeveynler doğum, doğum sonrası veya sünnet gibi alanlarda çocuğunun fotoğrafını sosyal medyadan paylaşmamalı. Gelecekte bunlar çocuklar için travma sebebi. Kişilerin rızası olmadan kişisel verilerinin paylaşılması hem Ceza Kanunu hem de Kişisel Verilerin Korunması Kanunu kapsamında suçtur…