Cemil Baysal
ZUG- Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş İsviçre'deki diyanet üyesi cami dernek başkanları, imamları ve vatandaşlarla bir araya geldi. Türk Diyanet Vakfı’nın genel kuruluna katılan Başkan daha sonra Zug Fatih Camisine ziyarette bulundu. Zürih Başkansolosu Asiye Nurcan İpekci ve Muavin Konsolos Mehmet Yüceer, Bern Büyükelçiliğini temsilen Okan Şanlı ve bazı dernek ve stk başkanları hazır bulundu. İsviçre Türk Diyanet Vakfı Zug Fatih Camisinde gerçekleşen sohbet programının sonunda, Diyanet Vakfı Başkanı Eşref Dalkıran'ın aynı zamanda vedası gerçekleşti. Öte yandan Diyanet Vakfı adına 100'ün üzerinde kurban bağışı toıplayan cami başkan ve yöneticilerine birer plaket takdim edilerek teşekkür edildi.  Bern Din Hizmetleri Müşavir Vekili Bilal Yıldız ve Zug Fatih camii başkanı Dilaver Çicek'in selamlama konuşmaları sonrası başkan söz aldı. Başkan sözlerinin başında ''burada 40-50 senedir milli ve manevi değerlerimizin yaşaması, çocuklarımıza aktarılması için gayret eden herkese ithafen şu dörtülüyü okuyarak selamlamak istiyorum dedi: 

 Necip Fazıl'ın şiirindeki dörtlüyü okudu:
Tohum saç, bitmezse toprak utansın!
Hedefe varmayan mızrak utansın!
Hey gidi Küheylan, koşmana bak sen!
Çatlarsan, doğuran kısrak utansın!

Sözlerine devam eden Prof. Dr. Ali Erbaş derneklerin ve camilerin yaşaması için emek verenlere teşekkür etti. Maneviyata dayalı konuşmalar yapan Diyanet İşleri Başkanı, İsviçre'deki camilerin yapılmasında emeği geçen herkese teşekkür etti. İsviçre Türk Diyanet Vakfı'nın çalışmalarını da överek şöyle devam etti:

''Tohumların nasıl meyve verdiğini ve bugünleri görmemize nasıl vesile olduğunu görünce, rabbimize ne kadar hamd etsek azdır diyoruz. Eşref hocalar, Bilal hocalar, Ahmet ya da Mehmet hocalar olmasaydı, derneklerde Ahmet, Mehmet, Ayşe ya da Fatma kardeşlerimiz olmasaydı gönülden hizmet etmeselerdi bugün buralara gelebilir miyidik, milli ve manevi değerlerimize sahip olabilir miydik? Sizlerin huzurunda Allah hepsinden ve hepinizden rağzı olsun.''

İslam dinininde eğitiminin önemine vurgu yapan Başkan ilk gelen ayetin önemini şu sözlerle anlattı:

'Peygamber efendimize gelen ilk vahide ''yaratan rabbinin adıyla oku'' ikinci vahide ise ''ey örtüye bürünen, kalk uyar. İnsanlar büyük bir karanlık içerisinde. Pazarlarda insanlar köle olarak satılıyor. Cehalet var. Kabile savaşları var, ırkcılık var.'' Peygamber efendimize gelen bu iki ayetler ne kadar manidar değil mi? birincisinde 'oku' diyor. Bilgilen hikmetten, ilimden, irfandan  bahsediyor. Yani ilk ayette öğrenmekten öğretmekten, kalemden kitaptan bahsediyor.  Buradan alacağımız mesaj nedir?
Bizim milletimizin her bir ferdinin elinden kitap eksik olmayacak. Öğrenmekten öğretmekten uzak kalmayacağız. Kalem elimizden düşmeyecek. Medeniyetimizi şöyle bir araştırınca, bizim uygarlıklarımızda elimizde kalem ve kitabın olduğu dönemlerde öğrendikce öğrettikce biz de millet olarak yükselmişiz. Elimizden kitap kalem düştüğünde, ilimden kalemden kitaptan uzak kaldığımızda asırlar bizim düşüşümüz gerilememiz olmuş. Bu nedenle ilk inen ayetlerden alacağımız mesaj budur. Çocuklarımızın gençlerimizin hayatlarında ellerinden kitap kalem eğitim öğretim eksik olmasın. Biz ancak böyle yükseliriz. 

İkinci inen ayette ise 'birbirimizi uyarmamız gerektiği' mesajı vardır. Hep doğruları güzelliklerini birbirimize anlatacağız. Veda hutbesi peygamber efendimizin insanlığa kıyamete kadar bıraktığı emanetidir. Bizler efendimizin varisleriyiz. Bugün burada olmamız seçilmiş topluluk haline getiriyor bizi. 
1961'de başlayan göçle devletimizin buradaki temsilcilikleri ile uyum içerisinde onların rehberliğinde,buralarda bu hizmetlerin yürütülüyor olması çok büyük bir nimet. 40-50 sene önce sizlerin babaları bugünün küçüklerinin dedeleri ne zorluklar çekti. Allah onlardan rağzı olsun..
Bizler doğruları öğrenmeye ve anlatamaya devam edeceğiz. İyilikleri güzellikleri yaymaya devam edeceğiz. 13 yıl şirkle küfürle mücadele eden peygamberimizin ümmetleri olarak bizler de zorluklara karşı yılmayacağız.''