Miras davası gurbetçi aileyi birbirine düşürdü: Babannelerine saldırdılar

Miras davası gurbetçi aileyi birbirine düşürdü: Babannelerine saldırdılar

Geçen yıl hayatını kaybeden eşinin mevlidini yapmak için Almanya'dan Zonguldak'a gelen gurbetçi kadın ve kızı torunlarının saldırısına uğradı.

Almanya'da yaşayan H.A. geçen yıl kanser hastalığı sebebiyle 74 yaşında hayatını kaybetti. Eşinin cenazesini Almanya'dan memleketi Zonguldak'ın Çaycuma ilçesine getiren 79 yaşındaki B.A. defin işlemlerinin ardından yeniden Almanya'ya kızının yanına döndü.

Yurt dışında uzman kardiyolog olarak görev yapan 40 yaşındaki R.A. ile yaz tatilinde memleketleri Çaycuma ilçesine gelen yaşlı kadın, 25 Ağustos günü torunları ve gelinlerinin saldırısına uğradı. Küçük oğlunun da eşi gibi kanser hastalığı sebebiyle hayatını kaybetmesinin ardından gelini ve torununun yıllar önce eşiyle birlikte köylerine yaptırdığı evde yaşadığını anlatan babaanne B.A., köy evine gittiğinde torunlarının saldırısına uğradığını anlattı. Kızı R.A. ile hastanelik olan B.A., jandarmaya giderek torunlarından ve gelininden şikayetçi oldu. Vücutlarının çeşitli yerlerinde ve yüzlerinde morluklar oluşan anne ve kızı saldırının şokunu yaşıyor.

"Okuttuk büyüttük, bize saldırdılar"

Torunlarının saldırısına uğramasıyla hayatının şokunu yaşadığını söyleyen B.A. yaşadıklarını İHA'ya anlattı. B.A., "Geçen yıl eşim vefat etmişti. Hem mezarını hem de mevlit okutmak için Türkiye'ye geldiler. Eve geldik. Kapıdan yukarı çıkarken aniden saldırdılar. Doktor halaları var benim kızım ona da vurdular. Bana da vurdular torunlarım. Neden geldiğimizi sordular. Kızımın başını yere vurdular. Bizi eve çıkartmayacaklarmış. O ev bizim evimiz. Ben kendim yaptırdım o evi. Onlara lafımız yok sözümüz yok. Okuttuk, büyüttük, yemedik yedirdik, giymedik giydirdik. Gelinim sürekli torunlarımı kızıştırıyor. Miras olup da yerler yurtlar duruyor. Eken yok biçen yok" diye konuştu.

"Beni gören eş mağduru sanıyor halbuki yeğen mağduruyum"

Almanya'da uzman kardiyolog olarak görev yapan R.A. ise "Almanya'da yaşıyoruz. Geçen yıl hayatını kaybeden babamın mevlidini yapmaya geldik. Mezarını yapmaya geldik. Kendisi kanser hastasıydı, ondan önce de ağabeyimizi kaybettik. Köye geldiğimizde eve girer girmez kanserden vefat eden ağabeyimin çocukları yani yeğenlerim tarafından bu muamele ile karşılaştık. İki yeğenim, eşi ve rahmetli ağabeyimin eşi yani yengem bize çullandı. Kafamı yerlere vurdular. Sebebi bizim o eve gelmemizi istemiyorlar. Gelmemeliymişiz. Ama bizim ata evimiz. Annemizin, babamızın bizim için yaptığı köy evimiz. Önceden orada üç dört jenerasyon yaşıyordu. Türkiye'ye geldiğimizde ilk geldiğimiz yer orası. Herkesin kendine göre odası var. Odamıza geldik. Orada da saldırıya uğradık. Biz okuttuk. Türkiye'de çocuk okutmak. Çoğu insan gayrımenkullerini satıyor, kredi alıyor. Çocuklarını okutmak için. Biz üç çocuk birden okuttuk. Üçü de üniversiteye gitti. Birisi yazı işleri müdürü. Kolay şeyler değil. Hiçbirisi kolay olmadı. Annem bile bu yaşında çalıştı. Onları büyüttü. Ama şimdi bu muameleyi gördük. Biz şoktaydık. İlk gün hiç bir yerim acımadı. Beni gören herkes yüzüme bakıyor. Eş mağduru diye düşünüyorlardır. Biz torun mağduruyuz. Ben yeğen mağduruyum. Biz yeğenlerimizden dayak yedik. Bütün sebep, ev, miras. Miras dediğimiz de birkaç kırık yer. Biz jandarmaya gittik. Her şey yazıldı çizildi, hastaneye başvurduk. Tabiki şikayetçiyiz. Bu insanlar zaten biz karakola giderken 'Boşu boşuna gidiyorsunuz. Ben Çaycuma'da müdürüm bize hiçbir şey olmaz. Kağıtlarınız kaybolur. Bize hiçbir şey olmaz' dediler resmen" diye konuştu.

Bu haber toplam 2930 defa okunmuştur

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.