İsviçre merkezli firmanın dolandırılması davasında 4 sanığa tahliye
Çin'de faaliyet gösteren İsviçre merkezli firmayı, saf bakır yerine kaldırım taşı göndererek dolandırdıkları iddia edilen 16 sanığın yargılandığı davada, tutuklu 4 sanığın adli kontrol tedbirleri uygulanarak tahliyesine karar verildi.
Çin'de faaliyet gösteren İsviçre merkezli firmayı, saf bakır yerine kaldırım taşı göndererek dolandırdıkları iddia edilen 16 sanığın yargılandığı davada, tutuklu 4 sanığın adli kontrol tedbirleri uygulanarak tahliyesine karar verildi.
Bakırköy 7. Ağır Ceza Mahkemesindeki ilk duruşmaya, 12'si tutuklu 16 sanık ile taraf avukatları katıldı.
Duruşmada savunma yapan tutuklu sanık Tayfun Gıcır, iddianamede geçen sigorta poliçesini ne gördüğünü ne de imzaladığını, ilgili şirketleri tanımadığını ifade ederek, "Araba tamir bakımı yaparım. Hasan Kayacıköse, dış hizmet alımlarında bir eksiklik yapıldığını, bu durumu aşmak için firma dışından birinin sorumluluk alması, karakola gidilerek ifade verilmesi gerektiğini söyledi. Bana iş yolluyordu, minnet borcuyla ben beyan yazdım, imzaladım. Çıkarım yok. Manik bir dönemimde hezeyanla yaptığım bir şeydi. Kaldırım taşıyla ilgim yok, görmedim. 9 aydır tutukluyum, beni bu hengameden kurtarım, tahliyemi istiyorum." şeklinde konuştu.
Bir diğer tutuklu sanık Bora İbiş de gümrük müşavirlik şirketinde çalıştığını, tutuklanmadan bir gün önce işten çıkartıldığını, 2020'nin haziran ayında çalıştığı firmadaki ihracat sorumlusunun kendisini aradığını, 2 konteynerin yanlış yüklendiğini ve malzemelerin gümrük sahasından geri çıkartılması gerektiğini söylediğini belirtti.
Sanık İbiş, merkezlerinden gelen dilekçeyi gümrük müdür yardımcısına götürdüğünü ifade ederek, "Müdür yardımcısı dilekçeyi okudu, ilgili memurları atadı. Bu dilekçeyi muayene memuruna götürdüm. Konteynerler indirildi, açıldı. Konteynerlerde gri renkli büyük taşlar vardı. Tutanak sonrası konteynerler gümrükten geri çıkarıldı. Çıkarılan 2 konteyner gümrük sahasına sonra yeniden getirilmiş. 9 aydır neden cezaevinde yattığımı bilmiyorum. Gümrük mevzuatını ihlal edecek bir şey yapmadım. Herhangi bir suça karışmadım." dedi.
Sanık Vedat Ulusoy da hurda bakır alım satımı yaptığını, kardeşi Ferhat Ulusoy'un şirketinde pazarlama işleriyle ilgilendiğini, bu olayın başında da sonunda da olmadığını ve gümrük memurlarıyla ilgisi bulunmadığını söyledi.
Bir diğer sanık Dursun Çokyiğit de sanıklardan Saime Çokyiğit'in eşi olduğunu, eşinin şirketi bulunduğunu, kendisinin de işlerle ilgilendiğini belirterek, "Söz sahibi eşimdir. Kardeşim Soner Çokyiğit, mağdur şirket ile ticari ilişki kurmuştur. 80-100 milyon dolar ticaretimiz olmuştur. Kaldırım taşıyla ilgili bilgim yoktur. Bu durumu gelen maillerden öğrendik. Ben sevkiyatın kaç parça halinde gerçekleştiğini bilmiyorum. 1-2 kere sevkiyat yükleme esnasında bulundum. Bu yüklemeler külçe bakır üzerineydi. Benim ilgili firmaya gönderilen kaldırım taşlarıyla ilgili bilgim yoktur. Mühürlenen konteynerlerin içinde bakır vardı. Herhangi bir kaldırım taşı görmedim." diye konuştu.
Diğer tutuklu sanık Orhan Mollaoğlu da savunmasında, iddianamede adı geçen hiçbir şirket ile ticaret yapmadığını, inşaat ve metal ürünleri alıp sattığını ve ticari hayattan tanıdığı sanıklardan Muammer Karaman'ın bir gün dükkanına geldiğini söyledi.
Sanık Mollaoğlu, şöyle devam etti:
"Muammer Karaman, bana biriyle görüştüğünü, kaldırım taşı alacağını ancak muhasebe sorunu çıktığını, benim almamı, bu sayede ticaret de yapacağımı söyledi. Ben de ticaret yapacağım diye kabul ettim. Bir gün geçtikten sonra benim firma bilgilerim verilmiş, fatura kesilmiş. Malı alan kişi, malı alıp götürmüş. Ben enayi yerine konuldum. Kaldırım taşı almadım, bir yere de vermedim. İddianamede benim paravan şirket olduğum söyleniyor. Dolandırıcılık olayı olmadan önce faal bir şirketim vardı. Paravan şirket değilim, kukla değilim. Aylardır suçsuz yere yatıyorum."
Savunma yapan diğer tutuklu sanıklar da haklarındaki suçlamaları reddetti.
Sanık ve müşteki avukatlarının taleplerinin alınmasından sonra mahkeme ara kararını açıkladı.
Mahkeme heyeti, tutuklu sanıklar Bora İbiş, Orhan Mollaoğlu, Çağrı Koçoğlu ve Tayfur Gıcır'ın adli kontrol tedbirleri uygulanarak tahliyesine karar verirken, diğer tutuklu sanıkların bu hallerinin devamına hükmetti.
Duruşma ertelendi.
İddianameden
Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, 1-26 Haziran 2020 tarihlerinde İsviçre merkezli firma ile sanıklar Hasan Kayacıköse ve Soner Çokyiğit'in ortak olduğu firma arasında saf bakır alım satımına ilişkin sözleşme tanzim edildiği aktarılıyor.
Yapılan anlaşma neticesinde saf bakırın suçtan zarar gören İsviçre merkezli firmanın faaliyet gösterdiği Çin'in Lianyungang kentine gönderileceği belirtilen iddianamede, bunun karşılığında 36 milyon dolar ödemenin yapılacağı anlatılıyor.
İddianamede, firmalar arasında anlaşmaya konu saf bakırların Tekirdağ'daki fabrika binasından yüklendiği, yüklemeler esnasında mühürleme işlemenin tamamlanarak, Ambarlı Limanı'ndan 8 ayrı sevkiyatın Lianyungang'a gönderildiği ifade edilerek, bu gönderim sonucunda da 36 milyon dolar ödemenin yapıldığı kaydediliyor.
Firmaya sevkiyatın ulaştığı esnada konteynerlerde saf bakır yerine maddi değeri olmayan kaldırım taşı bulunduğuna işaret edilen iddianamede, kaldırım taşı gönderen firmanın resmi ve gayriresmi ortaklarının sanıklar Hasan Kayacıköse ve Soner Çokyiğit olduğu belirtiliyor.
Suçtan zarar gören firma vekillerinin sunduğu dilekçeler kapsamında da sanıkların benzer mahiyette farklı şahıslara yönelik aynı nitelikte eylemlerinin bulunduğu ve haklarında kovuşturma aşamasında devam eden davaları olduğuna dikkati çekilen iddianamede, "Sanıkların birbirlerini daha önceye dayalı tanışıklıklarının bulunması, suç işlemek amacıyla kurulan örgüte şirket uhdesinde gerçekleştirmelerinin yasal bir yüz kavuşturma çabasından öteye geçmediği ve cumhuriyet tarihinde bir kişiye yönelik olarak en yüksek miktarlı dolandırıcılık ve sahtecilik olayının gerçekleştirilmesinin nevi gereği bir hiyerarşik yapıyı içinde barındıracağı hususu aşikardır." değerlendirmesi yapılıyor.
İddianamede, sanıklar Hasan Kayacıköse ve Soner Çokyiğit hakkında "suç işlemek amacıyla örgüt kurma", "nitelikli dolandırıcılık" ve "zincirleme olarak özel belgede sahtecilik"ten ayrı ayrı 11 yıl 3 aydan 33 yıl 3 aya kadar hapis cezası isteniyor.
Sanıklar Saime Çokyiğit, Dursun Çokyiğit, Muammer Karaman, Orhan Mollaoğlu, Ferhat Ulusoy, Başak Yeşilbaş, Sinan Çokyiğit, Ufuk Çatalbaş, Tayfun Gıcır, Ramazan Öner ve Vedat Ulusoy'un "örgüte üye olma", "nitelikli dolandırıcılık" ve "zincirleme olarak özel belgede sahtecilik" suçlarından 9 yıl üçer aydan 29 yıl üçer aya kadar hapsi istenirken, diğer sanıklar Sedat Uzun, Çağrı Koçoğlu ve Bora İbiş hakkında da "örgüte üye olmamakla birlikte yardım etmek", "nitelikli dolandırıcılık" ve "zincirleme olarak özel belgede sahtecilik" suçlarından yine aynı miktarda hapis cezası talep ediliyor.
Bu haber toplam 4118 defa okunmuştur
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.