EURO 20 Yaşında
Avrupa'da 11 ülkeyle başlayıp 19 üyeye ulaşan tek para birimi euro'ya geçiş kararının 20. yılına, sistemin başarılı olup olmadığı tartışmalarıyla giriliyor.
Fransa ve Almanya'nın önderliğinde, 11 Avrupa Birliği (AB) ülkesinin tek bara birimi euro'ya geçişinin Ocak 1999'da kaydi olarak yürürlüğe girmesine karar verilmiş ve bu tarihten iki yıl sonra bu para birimini kabul eden AB ülkelerinde euro banknot ve bozuk paraları piyasaya sürülmüştü.
Euro'yu, 28 AB üyesi arasında Almanya, Avusturya, Belçika, Estonya, Finlandiya, Fransa, Hollanda, İrlanda, İspanya, İtalya, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY), Letonya, Litvanya, Lüksemburg, Malta, Portekiz, Slovakya, Slovenya ve Yunanistan olmak üzere 19'u kullanıyor.
Euro Bölgesi olarak adlandırılan bu 19 ülkenin para politikası, Avrupa Merkez Bankası (ECB) ve üye ülkelerin merkez bankalarından oluşan Euro Sistemi tarafından yürütülüyor.
Bazı ülkeler hedefe ulaşamadı, büyüme yavaşladı
Kurlardaki dalgalanmaların ülkeler arasındaki ticareti olumsuz etkilemesini önlemek ve tek bir pazarda, tek bir para birimi yoluyla ülkelerin karşılıklı ticaretini artırarak ortak refah getirmek için yola çıkılan euro, ayrıca kıtada birlik ve beraberliği güçlendirerek Avrupa entegrasyonunu hedefliyordu.
Buna karşın ortak para birimi kullanımı ile oluşan düşük faiz ortamı, ölçüsüz harcamaya giden bazı ülkelerin kamu borcunda yükselişi beraberinde getirdi, borç krizi sorunlarını doğurdu.
Üretim seviyesi ve verimliliği yüksek ülkeler olan Hollanda, Avusturya ve Almanya karlı çıkarak, pazarlarını büyüttü. Bu ülkelerde işsizlik azalırken Fransa, Portekiz, İspanya, İtalya ve Yunanistan gibi ülkelerde işsizlik arttı. Bütün bunlardan dolayı Avrupa'da bazı ülkelerde büyüme yavaşladı ve fikir ayrılıkları oluştu. İspanya, İtalya ve Yunanistan'da euro'ya itirazı olan siyasi partiler ciddi şekilde güçlendi.
Almanya güçlendi
Avrupa ekonomisinin lokomotif ülkesi Almanya'nın bankaları çok düşük faizlerle yüksek miktarda para temin edebilirken ve BMW, Daimler ve Siemens gibi büyük şirketleri de düşük euro/dolar paritesi sayesinde ihracatlarını artırdı. Ülke üst üste dış ticarette fazla vermeye başladı.
Almanya'nın sanayideki üretim seviyesi ve verimliliği euro'nun değerinin düşük tutulması ülke ihracatını artırarak ekonomiye büyük katkı sağladı. Uzmanlar, Almanya'nın giderek zenginleşirken, Avrupa'nın güneyinde ve doğusunda kalan ülkelerin fakirleşmesinin altında yatan sebebin bu olduğuna işaret ediyor.
Hatta, İkinci Dünya Savaşı sonrası gücünü kaybeden Almanya'nın euro sistemi ile tekrar güce kavuştuğunu ileri süren ekonomistlerde mevcut. Kısaca, euro'nun istikrarı Avrupa devletlerinin beklediği gibi ilerleyemedi, euro bölgesine üye ülkelerin kamu borcu euro'nun işleyişini sekteye uğratan temel faktör oldu.
Küresel kriz sonrası euro toparlanamadı
Euro'nun uluslararası rolü, 2008 küresel finansal kriz öncesi zirveye ulaşırken, bu kriz euro'nun uluslararası çapta daha önemli bir rol üstlenmesine yönelik çabaları baltaladı. O zamandan beri euro toparlanamazken, dolar dünyada en çok kullanılan para birimi olarak konumunu korudu.
Dolar, yüzde 60 payla dünyanın ilk sırada tercih edilen rezerv para birimi olurken, euro yüzde 20'lik payla ikinci sırada bulunuyor.
Siyasi ve ekonomik belirsizlikler euro'yu sarstı
ABD ekonomisinin, 2015'ten bu yana iyi bir performans ortaya koyması para politikalarında farklılaşmalara yol açtı. Fed, güçlenen bir ekonomiye cevap olarak faiz oranlarını artırmaya çalışırken, ECB faiz oranlarını düşük tutmak ve Avrupa'da harcamaları artırmak için parasal genişleme politikası uygulamak zorunda kaldı. Bu da euro/dolar paritesinin düşük kalmasına sebep oldu.
Euro, son yıllarda siyasi ve ekonomik belirsizlik yüzünden de sarsıldı. İngiltere, AB'den çıkış (Brexit) için 23 Haziran 2016'da yapılan referandumda 1,14 olan parite sonraki gün 1,11'e geriledi.
Bugün, Brexit anlaşmasını çevreleyen belirsizlik euro'nun fiyatlandırmasını etkilemeye devam ederken, uzmanlar sert bir (anlaşmasız) Brexit'in euro'yu olumsuz yönde etkileyeceği ve yumuşak bir (anlaşmalı-İngiltere ve AB'nin sıkı bağlar içinde olduğu) Brexit'in de euro'yu güçlendireceğini ifade ediyor
AB'de ekonomik kriz, yolsuzluklar, sığınmacı akını siyasi hayatta değişime yol açarken, İtalya, İspanya, Almanya, Hollanda ve Yunanistan'a çoğunlukla gençlerin liderliğini yaptığı AB karşıtı yeni partiler ve tepki hareketlerinin doğmasını da beraberinde getirdi. Bu parti ve hareketler kısa sürede aldıkları destekle geleneksel partileri zorlarken sistemi de sarsmaya devam ediyor. Bütün bunlar AB ve euro'nun geleceği üzerinde belirsizliklerin artmasına sebep oluyor.
AB Komisyonu euro'yu güçlendirmeye çalışıyor
Küresel ticarete doların tahakküm etmesinden rahatsızlık duyan AB Komisyonu, euro'nun uluslararası rolünü güçlendirmek için çalışmalar yapıyor.
AB Komisyonu, doların küresel çapta daha baskın olmasında, yüksek likidite, düşük işlem maliyetleri, emtia fiyatlarının dolar cinsinden belirlenmesi ve türev piyasalarında bir kriter olarak kullanılması gibi faktörlerin etkisinin bulunduğunu belirtiyor.
Komisyon, düzgün işleyen ekonomik ve parasal bir birlikle güçlü ve istikrarlı para birimi euro'yu, bölgenin büyüme odaklı bir ekonomi yaratması için temel kabul ediyor. Ayrıca Komisyon, ekonomik büyüme, yatırım, sürdürülebilirlik ve işletmeler üstündeki doğrudan etkisinin bulunması nedeniyle euro'nun güçlü ve istikrarlı bir para birimi olmasına büyük önem gösteriyor.
Avrupa'nın enerji ithalatından (yıllık 340 milyar dolar) kendi ürettiği uçakların alımlarına kadar çeşitli ticari işlemlerin dolar olarak değil, euro bazında gerçekleşmesi için çalışmalar yapılıyor.
Uzmanlar ise euro para biriminin daha yaygın hale gelmesi için birlik ülkelerinin, öncelikle ekonomi ve para politikalarını daha uyumlu hale getirmeleri gerektiğini savunuyor.
"Avro başarısız olmaya mahkum bir sistemdi"
Eski Dünya Bankası Baş Ekonomisti Joseph Stiglitz avronun ortak refah getirmesi için yola çıkıldığını belirterek, "Bu da birlik ve beraberliği güçlendirecek ve Avrupa entegrasyonu hedefine yaklaştıracaktı ama gerçekte tam tersini yaptı, yavaşlayan büyüme ve gittikçe büyüyen fikir ayrılıkları getirdi." ifadelerini kullanmıştı.
Stiglitz, "Avro: Ortak bir para birimi Avrupa'nın geleceğini tehdit ediyor" kitabında, avro birliğini, "başarısız olmaya mahkum bir sistem" şeklinde nitelendirirken, sistemdeki ülkelerin ana ayarlama mekanizmalarını (faiz oranları ve kurlar) elinden aldığını ve kıtada dayanışmadan çok ayrımcılık getirdiğini savundu.
Avrupa'nın dayanışma içinde olması gerektiğini belirten Stiglitz, ülke bazında yapısal reformlardan çok Avro Bölgesi'ni kapsayan bir reforma ihtiyaç olduğunu dile getirdi.
Bu haber toplam 2395 defa okunmuştur
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.