Coronavirus infeksiyonları hakkında en çok sorulan sorulara cevaplar bu Haberde
Coronavirus infeksiyonları hakkında en çok sorulan soruları Türk Toraks Derneği Solunum Sistemi İnfeksiyonları Çalışma Grubu yanıtladı.
Coronavirus infeksiyonları hakkında en çok sorulan soruları Türk Toraks Derneği Solunum Sistemi İnfeksiyonları Çalışma Grubu yanıtladı.
Güncel bilgiler eşliğinde Coronavirus Salgını
Çin'in Wuhan şehrinde başlayan yeni bir virüs salgını 26 Ocak itibariyle en az 13 ülkede 2000'den fazla insanın hasta olmasına ve 56 hastanın kaybedilmesine neden olmuştur. Halen hastaların büyük bölümü Çinlidir ve ölümlerin tümü Çin'de gözlenmiştir. Sorumlu virüsün, insanda ilk kez saptanan yeni bir tür Coronavirus (2019-nCoV) olduğu belirlenmiştir. Salgın tüm çabalara karşın yayılmaya devam etmektedir. Halen mortalite oranı (ölüme yol açma riski) %3 dolayındadır. Bu oran yine bir tür Coronavirus’un 2003 yılında neden olduğu SARS salgınına göre daha düşüktür; buna karşılık, virüs bu defa daha hızlı yayılmış, daha kısa sürede daha çok insanın infekte olmasına neden olmuştur ve bu nedenle tüm dünya için bir tehdit oluşturmuştur. Aşağıda bu salgın ve genel anlamda benzer virüs salgınlarına ilişkin sık sorulan soruların yanıtları verilmiştir.
Virüsler neden önemlidir?
Üst solunum yolu infeksiyonları ve akut bronşitin %90-95 oranında nedeni virüslerdir. En sık solunum yolu infeksiyonlarına yol açan virüsler Influenza virus (grip), Rhinovirus, Adenovirus, Parainfluenza virus ve Coronavirus'tur.
Neden virüs infeksiyonlarından korkuyoruz?
Genel olarak, influenza (grip) virüsü dışında, solunum yolu infeksiyonlarına yol açan virüslere yönelik etkin bir ilaç ya da aşı yoktur. Dolayısıyla, influenza dışındaki bu virüs infeksiyonlarından, genel önlemler dışında korunma olanağı, genel sağlık desteği dışında tedavi seçenekleri bulunmamaktadır. Antibiyotikler yalnızca bakteri olarak adlandırılan infeksiyon etkenlerine karşı etkilidir, virüs infeksiyonlarında bir yararları yoktur. Benzer şekilde, influenza virüsüne etkili oseltamivir gibi sınırlı sayıdaki ilaç diğer virüs infeksiyonlarında herhangi bir yarar sağlamamaktadır.
Neden solunum virüsü ile infekte olan bazı insanlar daha hafif infeksiyon geçirirken, bazılarında pnömoni (zatürre) gibi daha ağır infeksiyonlar ortaya çıkıyor?
Virüs infeksiyonlarının şiddeti iki etkene göre farklılık gösterebilir. Bunlardan birincisi, maruz kalınan virüsün saldırganlık gücü (insan vücudunun savunma sistemlerini alt etme kapasitesi) ve ne kadar virüsün solunum sistemine girdiğidir. Basit bir mantıkla, solunum yollarına giren virüs sayısı arttıkça (daha çok öksüren, daha fazla burun temizleyen hastalarla daha yakın temasta bulunulması), virüslerin savunma sistemlerimizi alt edip daha alt solunum yollarına (bronşlara ve akciğerlere) ulaşma olasılığının artacağı ve bronşit (bronş infeksiyonu) ve zatürre (akciğer infeksiyonu) gibi ağır infeksiyonlara yol açabileceği anlaşılabilir.
İkinci etken, virüs ile karşılaşan kişinin savunma (bağışıklık) sisteminin gücüdür. Genel olarak, bağışıklık sistemimiz yaşlılarda, altta yatan kronik hastalığı olanlarda, iyi beslenmeyenlerde, bedensel ya da ruhsal olarak aşırı yorgun olan bireylerde daha zayıf olmaktadır ve bu bireylerde virüs infeksiyonları daha ağır seyretmektedir.
Neden virüs salgınları daha çok Uzak Doğu'dan kaynaklanıyor?
Bazı solunum virüslerinin ana konağı çeşitli hayvanlardır. Örneğin influenza virüsünün ana konağı su kuşlarıdır. Bu salgına neden olan Coronavirus’un da ana konağının yarasalar olduğu düşünülmektedir. Çin mutfağında hem çok çeşitli kara, hava ve su hayvanları kullanılmakta hem de bu hayvanların etlerinin "taze" (olabildiğince yeni kesilmiş) olması tercih edilmektedir. Bu nedenle, yaygın olarak, çok çeşitli hayvanların bir arada olduğu, hem hayvanların birbirleriyle hem de insanların hayvanlarla çok yakın temasta bulunduğu büyük canlı hayvan pazarları kurulmaktadır. Bu pazaryerlerinde insanlar, aslında başka hayvanlarda konaklayan, ama geçirdikleri mutasyonlar (genetik değişimler) sonucu insan hücrelerini de infekte etme potansiyeli olan çok değişik virüslere yoğun düzeyde maruz kalmaktadır.
Hayvandan insana geçen her virüs dünya için tehdit oluşturur mu?
Genel olarak bir virüsün bir kaç insana geçmesi o bireyler dışında ciddi bir sorun oluşturmaz, çünkü o hayvanlarla yakın temas kurulmadıkça, o hayvanların etleri çiğ olarak yenmedikçe infeksiyon riski yoktur. Tehdit düzeyi, virüsün insandan insana bulaşma yeteneği kazanmasıyla artar. Virüsler geçirdikleri bir dizi mutasyon sonucu bu yeteneği kazanabilirler. Günümüzdeki yoğun seyahat ve yakın sosyal ilişkiler ortamında insandan insana geçebilen virüsler kolaylıkla tüm dünyaya yayılabilmektedir.
Coronavirus hangi hayvanlardan insana geçer?
Coronavirus’lar domuzlar, evcil ve evcil olmayan kuşlar, yarasalar, kediler, köpekler ve develerde yaşamaktadır. Yakın geçmişte Coronavirus'lar insanlarda üç salgına neden olmuştur. 2003'te SARS olarak tanımlanan, Ağır Akut Solunum Hastalığına yol açan Coronavirus Uzak Doğu'da bir çeşit yabani kediden, 2012'de MERS olarak tanımlanan, Orta Doğu Solunum Hastalığına yol açan Coronavirus ise Suudi Arabistan'da develerden insana geçmiştir. Bu salgına neden olan Coronavirus’un önce yarasadan insana geçtiği ve ardından insandan insana geçmeye başladığı düşünülmektedir. Dolayısıyla, halen ülkemizdeki kuş, kedi ya da köpekler sağlık açısından hiçbir tehdit oluşturmamaktadır.
Coronavirus infeksiyonunun belirtileri nelerdir?
Bu virüs infeksiyonu diğer solunum yolu infeksiyonlarına benzer belirtilere neden olmaktadır. Temel olarak ateş, öksürük ve nefes darlığına yol açmaktadır. Kuluçka dönemi (virüsle karşılaştıktan ilk belirtilerin ortaya çıkmasına dek geçen süre) 2-14 gün arasındadır.
Bu belirtileri olan ve infeksiyonun saptandığı ülkelerden gelen (son bir ay içinde o ülkelerde bulunmuş) ya da bu tür bireylerle teması bulunan kişiler bu infeksiyon açısından değerlendirilmelidir. Söz konusu ülkeler (26 Ocak itibariyle) şunlardır: Çin, Macau, Taiwan, Avustralya, Fransa, Japonya, Malezya, Nepal, Singapur, Tayland, Güney Kore, A.B.D., Vietnam. Hastaların %98'den çoğu Çin'de saptanmıştır.
Virüs nasıl bulaşmaktadır?
Tüm solunum virüsleri gibi, Coronavirus’un da temel olarak hasta kişinin öksürmesi, hapşırması ya da burnunu temizlemesi sırasında saçılan parçacıkların solunması ile bulaştığı bilinmektedir. Bu yolla bulaş, genellikle hasta kişiyle 1 metreden daha yakın mesafeli temas sonucu gelişmektedir. Ayrıca, hasta bir kişinin temas ettiği yüzeylere (kapı kolu vb.) dokunma ve daha sonra dokunan el ile ağız, burun ya da göze temas yoluyla da bulaşma riski bulunmaktadır.
Nasıl korunabilirim?
Tüm solunum yolu infeksiyonlarından korunmada benzer önlemler geçerlidir:
Eller sabunla en az 20 saniye boyunca düzenli olarak yıkanmalıdır. Eğer su ve sabun yoksa alkol temelli dezenfektan solüsyonlar kullanılabilir.
Her durumda, olabildiğince, yıkanmamış ellerle gözlere, buruna ya da ağıza dokunmaktan kaçınılmalıdır.
İnfeksiyonu olan kişilerle yakın temastan kaçınılmalıdır.
Hastaların mümkün olduğunca evden çıkmamaları, öksürürken ya da hapşırırken ağız ve burunlarını mümkünse kâğıt mendille kapatıp, mendili çöp kutusuna atmaları gereklidir. Kâğıt mendil yoksa ağız ve burunlarını kollarının iç yüzüyle örtmeleri önerilir (bu şekilde ellerinin görece temiz kalması ve virüsün el teması yoluyla yayılmasının önlenmesi amaçlanır). Hasta kişilerin maske takması da virüsün saçılmasını ve bulaşmayı azaltmaktadır.
Hasta kişinin elle temas ettiği yüzeylerin düzenli olarak temizlenmesi önerilir.
Coronavirus’lara yönelik bir aşı bulunmamaktadır. Ancak, Çin hükümeti, salgının erken döneminde etken virüsün genetik yapısını belirlemiş ve dünyadaki bilim merkezleriyle paylaşmıştır. Dolayısıyla, bir aşı geliştirme çabaları en az üç ülkede (Çin, A.B.D. ve İngiltere) başlamıştır. Ancak herhangi bir aşının en acil koşullarda insanların kullanımına sunulması en az 6 aylık bir süre gerektirmektedir.
İnfeksiyona yakalanırsam nasıl tedavi olabilirim?
Önceki soruların yanıtlarında da belirtildiği gibi, influenza virüsü dışındaki solunum virüslerine etkili herhangi bir ilaç bulunmamaktadır. Bu nedenle yalnızca yakınmalarını hafifletmeye yönelik ağrı kesici, ateş düşürücü gibi ilaçlar kullanılabilir.
Ateşi 48 saat içinde düşme belirtisi göstermeyen ya da solunum sıkıntısı (nefes darlığı) olan kişilerin bir sağlık merkezine başvurması gereklidir.
Kaynak: Türk Toraks Derneği Solunum Sistemi İnfeksiyonları Çalışma Grubu
Bu haber toplam 3892 defa okunmuştur
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.